Çağla Gül Şenkardeş, bu konuşmasında toplumsal cinsiyet kavramının yalnızca biyolojik farklılıklardan ibaret olmadığını, kültürel olarak yüklenen rollerle şekillendiğini vurguluyor. Eşitlik kavramıyla birlikte ele alındığında, toplumsal cinsiyet eşitliğinin bireylerin yetkinlikleri, ilgi alanları ve yaşam fırsatlarında adil bir temele oturtulması gerektiğini savunuyor. Kadınların ve erkeklerin sosyal, ekonomik ve politik düzeyde eşit imkanlara sahip olması, sağlıklı toplum ve sürdürülebilir ekonomi hedefinin ayrılmaz bir parçası olarak değerlendiriliyor.
Şenkardeş’e göre, eşitliğe ulaşmanın önündeki en büyük engeller önyargılar, kültürel kabuller ve eğitimdeki eksiklikler. Bu sebeple bireylerin cinsiyetlerinden bağımsız olarak değerlendirildiği bir toplumsal bilinç yaratmak gerektiğini savunuyor. Konuşma, kavramsal çerçevenin ötesinde, kurumların ve liderlerin bu konuda nasıl aksiyon alabileceği üzerine düşünmeye davet ederken, küresel araştırmalardan elde edilen verilerle konuya rakamsal bir perspektif de kazandırıyor.
Metaverse ve Metaverse Ekonomisi
Bu konuşmasında Çağla Gül Şenkardeş, henüz gelişim aşamasında olan metaverse platformlarının sunduğu fırsatları ve bu platformların gelecekteki ekonomik etkilerini ele alıyor. Metaverse'ü yalnızca bir dijital eğlence alanı olarak değil, insanların çalışabildiği, sosyalleşebildiği, alışveriş yapabildiği ve özgün topluluklar oluşturabildiği sanal bir evren olarak tanımlıyor. Oyun ve NFT kullanımının yoğun olduğu bu dijital dünyada, fiziksel varlığı olmayan yeni şirketler ve markalar doğuyor; bu da iş modelleri açısından köklü bir dönüşüm anlamına geliyor.
Şenkardeş, bu sanal dünyalarda ekonomi inşa etmenin, klasik modellerden farklı bir anlayış gerektirdiğini vurguluyor. Hangi metaverse platformunun, sunulmak istenen ürün veya hizmet için uygun olduğunu belirlemek, doğru teknolojiyi anlamak ve kullanmakla mümkün hale geliyor. Bu bağlamda, metaverse'ün teknik altyapısını ve gelecekte nasıl bir ekonomik sistem kurulabileceğini anlamak, bireyler ve kurumlar için kritik bir gereklilik olarak öne çıkıyor.
Blockzincir Teknolojisi ve Sürdürülebilirlik
Bu konuşmasında Çağla Gül Şenkardeş, blokzincir teknolojisinin yalnızca teknik bir altyapı değil, aynı zamanda kolektif değer yaratmaya odaklanan bir paradigma değişimi sunduğunu vurguluyor. Şeffaf, güvenilir ve merkeziyetsiz bir veri yönetişim modeli sunan bu teknoloji; ekonomik modelleri dönüştürmekle kalmıyor, aynı zamanda sansürsüz bilgi paylaşımı ve demokratik veri yönetimi gibi toplumsal fayda alanlarına da katkı sağlıyor. Blokzincirin sadece kripto varlıklar ve metaverse ile sınırlı kalmadığını, daha geniş bir sürdürülebilirlik vizyonunun aracı olduğunu anlatıyor.
Şenkardeş, bu teknolojiyi değerlendirirken çevre, toplum ve ekonomi olmak üzere üç temel sürdürülebilirlik boyutunu dikkate almayı öneriyor. Bu sayede hem işletmelerin uzun vadeli başarısı hem de toplumsal etki açısından daha sağlıklı kararlar alınabileceğini belirtiyor. Konuşma, katılımcıları blokzincir teknolojisini sadece bir yenilik olarak değil, aynı zamanda iş operasyonlarında verimlilik ve sürdürülebilirlik odağında stratejik bir araç olarak yeniden düşünmeye davet ediyor.
Blokzincir Teknolojisi ve NFT'ler
Bu konuşmasında Çağla Gül Şenkardeş, blokzincir teknolojisinin kullanıcılarına dijital kimlik, veri ve varlıkların doğrudan ve aracısız sahipliğini mümkün kıldığını aktarıyor. Blokzincirin sunduğu bu altyapının, kriptoloji temelli güvenlik sistemleriyle birlikte dijital varlıkların daha etkin ve güvenli biçimde paylaşımını sağladığını vurguluyor. NFT’ler (non-fungible tokens), bu yapının en dikkat çeken çıktılarından biri olarak öne çıkıyor; çünkü NFT’ler dijital bir içeriğin benzersizliğini ve sahipliğini blokzincir üzerinde kanıtlayabiliyor.
NFT’lerin ilk olarak sanat ve oyun dünyasında dönüştürücü bir rol oynadığını belirten Şenkardeş, bu dijital varlıkların artık kimlik taşıyıcısı rolü üstlenmeye başladığını ve metaverse platformlarında gerçek potansiyele eriştiğini ifade ediyor. Katılımcılar bu konuşmada, NFT’lerin teknik temellerini anlamakla kalmıyor, aynı zamanda bu varlıkların farklı sektörlerde nasıl anlamlı ve sürdürülebilir biçimde kullanılabileceğine dair yaratıcı örneklerle buluşuyor.
Sürdürülebilirlik
Çağla Gül Şenkardeş bu konuşmasında, sürdürülebilirliği yalnızca çevreyi korumakla sınırlamayan; çevre, toplum ve ekonomiyi bir arada değerlendiren bütüncül bir yaklaşım olarak ele alıyor. Sürdürülebilir kalkınmanın, bugünün ihtiyaçlarını karşılarken gelecek nesillerin yaşam hakkını gözeten bir anlayışla gerçekleşmesi gerektiğini vurguluyor. Bu kapsamda bireylerin atabileceği adımlar ile kurumların sorumluluklarının ayrıştığını belirtiyor; bireysel farkındalık ve eylemlerin önemli olduğunu, ancak kurumsal düzeyde daha sistematik, ölçülebilir ve stratejik yaklaşımların şart olduğunu ifade ediyor.
Şenkardeş’e göre kurumlar, sürdürülebilirlik stratejilerini kapılarının önünden başlayarak oluşturmalı; etki alanlarını belirleyerek hem paydaşlarını hem de daha geniş çevreyi kapsayacak bir dönüşüm modeli kurmalı. Romantik yaklaşımların ötesinde, veriye dayalı, etki ölçebilen ve sorumluluk alanlarını açıkça tanımlayan kurumsal sürdürülebilirlik adımlarının atılması gerektiğini savunuyor. Katılımcılar bu konuşmadan, sürdürülebilirliğe bireysel katkının yanı sıra kurumsal düzeyde nasıl daha etkili, gerçekçi ve dönüştürücü adımlar atabileceklerine dair net bir vizyonla ayrılıyor.