Sosyal medyada etki alanı yüksek ve kendi alanında fikir lideri konuşmacılar ile markaları dijital proje iş birlikleri ve marka elçilikleri kapsamında bir araya getirerek markaların iş sonuçlarına katkı sağlayan projeler geliştiriyoruz.
Kariyerinizi değiştiren kişi kimdi? Muhtemelen aklınıza bir mentor, bir yönetici ya da ilham veren bir lider geliyordur. Peki ya bu kişi, 10 gün önce tanıştığınız ve birlikte mırıldanarak şarkı söylediğiniz bir taksici olabilir mi?
Konuşmacımız, Yapımcı, Tv Programcısı, Akademisyen Görkem İldaş, Speaker Agency'nin Inspire & Impact sahnesine tam da bu inanılmaz hikayeyle başladı. Yüksek lisans kaydını yenilemek için bindiği taksinin şoförü "Taksici Hayrettin", aradan 10 gün geçtikten sonra arabasındaki bir yapımcıya "Aradığın sunucuyu ben tanıyorum," diyerek İldaş'ı arar. Bu beklenmedik, filtresiz ve tamamen insani temas, Görkem İldaş'ın 17 yıldır devam eden eğitim programcılığı kariyerinin başlangıcı olur.
Bu hikaye, bize modern hayatın unutturduğu basit bir gerçeği hatırlatır: Hayatımızdaki en dönüştürücü anlar ve en kalıcı bağlar, genellikle planladığımız network etkinliklerinden değil, beklenmedik, "sahici" karşılaşmalardan doğar. Peki, hız ve verimlilik takıntılı çağımızda, bu sahici iletişimin özünü nasıl yakalayabiliriz?
"İyilik" Yaparken Özgürlüğü Elinden Almak: Su Borularını Patlatan Kadınların Hikayesi
Sahici iletişimin ne olmadığını anlamak için, Görkem İldaş'ın paylaştığı ders niteliğindeki şu hikayeye kulak verelim:
Duyarlı bir aktivist, suyu olmayan bir köye gider. Kadınların kilometrelerce yolu omuzlarında testilerle su taşıdığını görünce kahrolur ve "Bu devirde olacak iş değil," diyerek bir proje başlatır. Mühendisler, mimarlar çalışır ve sonunda köye su getirilir. Herkes kadınların artık rahat edeceğini düşünür.
Ancak bir ay sonra şok edici bir haber gelir: Köydeki bütün su boruları baltalarla patlatılmıştır. Peki, kim yapmıştır bunu? Kim kadınların refahını istememiştir?
Cevap: Bizzat kadınların kendisi.
Neden? Çünkü o aktivist, kendi "doğru" bildiğiyle, kendi değer yargılarıyla bir çözüm dayatmıştı. Oysa o su yolu, kadınların eşlerinden izin almadan sosyalleşebildiği, dertleşebildiği, nefes aldığı ve özgür hissettiği tek yerdi. Su boruları, onlara iyilik getirirken, aslında özgürlüklerini ellerinden almıştı.
Bu hikayedeki ders acı ama nettir: Sahici iletişim, kendi doğrularımızla başkasının hayatına çözüm dayatmak değildir. Gözlerinin içine bakıp, "Bacım senin derdin ne?" diye sorabilme cesaretidir. Empati, çözümden önce gelir.
Hız Çağının Tuzağı: Neden Yavaşlamaya ve Boşluk Bırakmaya İhtiyacımız Var?
Günümüzdeki iletişim kazalarının çoğu, aslında hız ve verimlilik takıntımızdan kaynaklanıyor. Anlam derinlik ister, derinlik ise yavaşlık. Oysa bizim sürekli bir yerlere yetişme telaşımız var.
Anlık Sonuç Beklentisi: Görkem İldaş, yeni nesil flört alışkanlıklarından çarpıcı bir örnek veriyor. Genç bir kadın, "Hastalıkta sağlıkta yanımda olur mu diye uzun uzun bekleyemem," diyor. "İlişkinin başında hasta numarası yaparım, çorbamı getiriyor mu, kaç kere arıyor diye bakarım. Yatırım yapıyorum, sonucunu hemen görmek isterim." Bu "yatırımcı" mantığı, ilişkilerin ve iletişimin gerektirdiği sabrı ve süreci yok ediyor.
"Sahicilik" Adına Yankı Odaları: Bir diğer tuzak ise "sahicilik" kavramını yanlış yorumlamak. Son dönemde, bizim gibi düşünmeyen, bizimle aynı tepkileri vermeyen en yakın arkadaşlarımızı bile "samimi değil" diyerek sosyal medyadan siliyoruz. Oysa bu, sahicilik değil, kendi yankı odamızı yaratarak farklılıklara karşı gösterdiğimiz bir tür zorbalıktır. Gerçek iletişim, farklılıklara rağmen bağ kurabilmektir.
Kalıcı Bağların Formülü: Hazır Kek ve Kırılması Gereken Yumurta
Peki, tüm bu hız ve yüzeysellik içinde kalıcı ve anlamlı bağlar kurmanın formülü ne? Cevap, yine basit bir hikayede gizli: Hazır Kekin Hikayesi.
1950'lerde bir marka, "Sadece su ekleyin, kekiniz hazır!" sloganıyla bir hazır kek karışımı çıkarır. Kadınların hayatını kolaylaştıracak bu pratik ürünün satışları yerlerde sürünür. Neden?
Yapılan araştırmalar, kadınların kendilerini suçlu hissettiğini ortaya çıkarır. O dönemin annelik ve kadınlık normlarına göre, bu kadar "kolay" bir kek yapmak, sorumluluklarını yerine getirmemek gibiydi. Sürece kendilerinden bir parça katmamışlardı. Marka, formülü değiştirir: "Karışıma bir de yumurta kırın."
Sonuç? Satışlar patlar.
Bu metafor, sahici iletişimin özünü anlatır: İnsanlar, bir sürece emek vermek, kendilerinden bir parça katmak isterler. Hazır çözümler, kopyala-yapıştır mesajlar, önceden planlanmış diyaloglar bir yere kadardır. Gerçek bir bağ için bizim de o karışıma kendi "yumurtamızı kırmamız" gerekir. Zamanımızı, emeğimizi, zaaflarımızı, gerçek bir hikayemizi ortaya koymamız gerekir.
Tıpkı Taksici Hayrettin gibi... O bağın bu kadar güçlü olmasının sebebi, her iki tarafın da o kısa yolculuğa kendi "yumurtasını kırmasıydı": Biri kızından bahsetti, diğeri hayallerinden; biri şarkı mırıldandı, diğeri ona eşlik etti. Planlanmamış, samimi ve emek verilmişti.
Bu Konuşmadan Çıkarılacak Temel Dersler
En değerli ve dönüştürücü bağlantılar genellikle planlanmamış, filtresiz ve sahici anlarda ortaya çıkar. Fırsatları kovalarken, anları kaçırmayın.
Gerçek empati, başkalarının sorunlarına kendi doğrularınızla çözüm bulmak değil, onların gerçekliğini anlamak için durup dinlemektir.
Modern çağın hız takıntısı, derin ve anlamlı iletişimin en büyük düşmanıdır. Derinleşmek için yavaşlamaya ve düşünmek için boşluk bırakmaya cesaret edin.
Sahicilik, etrafınızı sizin gibi düşünen insanlarla doldurmak değil, farklılıklara rağmen bağ kurabilme becerisidir.
Kalıcı bağlar emek ister. Tıpkı hazır keke kırılan bir yumurta gibi, ilişkilere ve iletişime kendinizden bir parça kattığınızda onu daha değerli kılarsınız.
Anlamlı ve derin bağlar kurmak isteyenler için İletişim & Medya Konusunda Uzman Konuşmacılar yol gösterici olabilir. Speaker Agency çatısı altındaki profesyonel konuşmacılarımız, gerçek empati ve etkili iletişim konularında ilham verici sunumlar yapıyor.