INFLUENCER BLOG İLETİŞİM

Oyuncaklardan Şiirlere: Sunay Akın’ın İlham Veren Dünyası

Bir oyuncak bir medeniyetin geleceğini nasıl şekillendirir? Bir şiir, bir toplumun vicdanını nasıl yansıtır? Türkiye'nin yaşayan hafızası Sunay Akın'ın, en küçük detaylardan en büyük hakikatlere uzanan ilham verici dünyasını keşfedin.

Mizah
  • Yayınlanma Tarihi: 27 Ekim 2025
  • Yazan: Speaker Agency
Oyuncaklardan Şiirlere690x460

Hepimizin zihninde canlanabilecek bir sahne var: Tavan arasında, yıllardır açılmamış ahşap bir sandığın içinde, naftalin kokusuna karışmış, unutulmuş bir teneke araba, bir bez bebek, bir topaç... O oyuncak sadece bir eşya mıdır? Yoksa bir dönemin hayallerinin, endüstrisinin, umutlarının, hatta ideolojisinin bir fosili midir? Bu soruyu soran, bu sorunun peşine düşen ve cevabını bir ömür boyu arayan bir adam var: Sunay Akın.

Sunay Akın'ı Türkiye'nin entelektüel coğrafyasında eşsiz kılan şey, onun büyük tarih anlatılarına, şatafatlı zaferlere veya kronolojik listelere değil, tam da o anlatıların içinde gözden kaçan küçük detaylara, insani anlara ve nesnelerin ruhuna odaklanmasıdır. O, bir şairin hassasiyetiyle bir arkeoloğun merakını birleştiren bir "hikaye koleksiyoncusudur." Bize, bir toplumun gerçek ruhunu ve geleceğinin şifrelerini, saray koridorlarında değil, çocukların oyun alanlarında, şairlerin mısralarında, unutulmuş mucitlerin atölyelerinde ve o tavan arasındaki teneke arabanın paslı tekerleğinde bulabileceğimizi gösterir.

Bu yazı, Sunay Akın'ın Trabzon'daki bir terzi dükkanından İstanbul Oyuncak Müzesi'ne uzanan eşsiz yolculuğunu, onun adalet, gençlik ve tarih üzerine sarsıcı fikirlerini, okunması gereken temel kitaplarını ve sahnedeki bir "meddah" gibi dinleyicileri nasıl büyülediğini derinlemesine inceleyen bir portre denemesidir.

Sunay Akın Kimdir? Terzi Dükkanındaki Hayalden Cağaloğlu Yokuşu'na

Bir bilgenin zihninin ne kadar geniş ve derin olduğunu anlamak için, köklerinin ne kadar farklı topraklara uzandığına bakmak gerekir. Sunay Akın'ın entelektüel kimliği, onun hayat hikayesinin zengin ve çok katmanlı dokusunda gizlidir.

Kökler (Yaratıcılığın Beşiği): Her şey, Trabzon'da, bir terzi babanın oğlu olarak başlar. O terzi dükkanı, onun için sadece bir iş yeri değil, bir "masal diyarıdır." Sohbetlerinde anlattığı gibi, babasının kestiği kumaş parçalarından haritalar yapar, rengarenk iplik makaralarını en değerli oyuncakları bilir. Bu, onun daha çocuk yaşta nesnelere anlam yükleme, onlardan hikayeler çıkarma ve hayal kurma yeteneğinin temelini oluşturur.

Beslendiği Damarlar (Cumhuriyetin İnsanları): Onun entelektüel merakının bir diğer kaynağı da ailesinin Cumhuriyet ideallerine olan bağlılığıdır. İlkokul mezunu anne ve babasının, onu 6 yaşındayken İstanbul'a getirdiklerinde ilk götürdükleri yerin Arkeoloji Müzesi olması, tesadüf değildir. Bu, Cumhuriyet'in "okuyan, sorgulayan, müzelere giden ve aydınlanan insan" idealinin bir ailesi üzerindeki somut yansımasıdır.

Kalecilik Hayali (Bir Kırılma ve Dönüşüm Anı): Gençliğinde en büyük tutkusu futboldur ve Trabzonspor'da profesyonel bir kaleci olma hayali kurar. Ancak bu hayal, babası ve efsanevi teknik direktör Özkan Sümer'in bilgece müdahalesiyle bir dönüşüm yaşar. Özkan Sümer'in ona söylediği o tarihi cümle, onun hayat misyonunu özetler gibidir: "Sen kitaplardan bir kale yap, biz kaleye koyacak birilerini buluruz." Bu an, onun fiziksel bir kaleyi koruma hayalinden, ülkenin entelektüel ve kültürel kalesini koruma misyonuna geçtiği sembolik bir dönüm noktasıdır.

Entelektüel Merkez (Cağaloğlu Yokuşu): İstanbul'a geldikten sonra, Türkiye'nin basın, yayın ve düşünce hayatının kalbi olan Cağaloğlu'nda büyür. O yokuşu tırmanırken Aziz Nesin'den Yaşar Kemal'e, Cemal Süreya'dan Can Yücel'e, o büyük ustaların arasından geçer, onların sohbetlerini dinler. Adeta bir "sokak akademisinde", Türkiye'nin en parlak zihinlerinin yanında pişer ve kendi entelektüel kimliğini bulur.

Sunay Akın Felsefesi: Adalet Oyun Alanında, Gelecek Gençlerin Hayalindedir

Sahnede Bir Meddah

Sunay Akın'ın düşünce dünyasının temelinde, karmaşık teoriler değil, hayatın içinden damıttığı, insani ve sarsıcı hakikatler yatar.

A) Adalet Nedir? Annenin Sözü ve Kalecinin Gözü:

Ona göre adalet, hukuk kitaplarında veya adliye saraylarında aranan soyut bir kavram değildir. Adalet, hayatın en saf anlarında, çocukluğun masumiyetinde gizlidir. Bu felsefesini iki temel örnekle somutlaştırır:

  • Annenin Sözü: "Adalet, arkadaşlarınla oynamak için sokağa çıkarken annenin ayakkabılarını bağlarken söylediği 'kimsenin kalbini kırma, harama el uzatma, iyi ol' gibi sözlerdir."
  • Kalecinin Gözü: "Adalet, toprak sahadaki taş kalelerde, üst direk yokken bir topun gol olup olmadığına, kalecinin zıplayıp zıplamadığına bakarak çocukların kendi aralarında vicdanlarıyla karar vermesidir."
    Bu tanımlar, adaletin yasalardan önce toplumsal bir vicdan, bir ahlak ve bir uzlaşı meselesi olduğunu gösterir.

B) Gençlik Manifestosu: "Bizim Onlara İhtiyacımız Var":

Sunay Akın'ın en tutkulu olduğu konulardan biri, gençlere olan sarsılmaz inancı ve saygısıdır. Yetişkinlerin gençlere ders verme küstahlığına karşı net bir duruş sergiler: "Gençlerin bize değil, bizim gençlere ihtiyacımız var." 

Atatürk'ün Nutuk'a "Ey Türk Gençliği" diye başlamasının ardındaki stratejik dehasını ve Sivas Kongresi'nde mandacılığa ilk karşı çıkanın bir tıp öğrencisi olan Tıbbiyeli Hikmet olduğunu hatırlatarak, tarihteki büyük dönüşümleri her zaman gençlerin kararlılığının başlattığını anlatır.
"Eğer bir ülkede okullar gençliğini kazanmayı düşünmüyorsa, o ülkenin geleceği yoktur" sözü, onun eğitim sistemine getirdiği en derin eleştiridir.

C) Tarih Anlayışı (Pergel Metaforu):

Tarihe nasıl bakmamız gerektiğine dair parlak bir metafor sunar: "Geçmişten gelen bilgide pergelin çivisini nereye koyacaksın?" Ona göre, eğer pergelin çivisini saraya, iktidara, güce koyarsan, gelecekte de yeni saltanatlar ve saraylar yaratırsın. Ama çiviyi insanın özgürlük mücadelesine, Namık Kemal'in vatan sevgisine, Selim Sabit Efendi'nin kız çocuklarını okutma çabasına koyarsan, işte o zaman gelecekte gerçek bir demokrasiyi ve aydınlanmayı var edersin.

Sunay Akın Kitaplığı: Şiirden Denemeye, Bir Hafıza Müzesi

Sunay Akın'ın entelektüel dünyası, en kalıcı ve somut halini kitaplarında bulur. Onun kütüphanesi, kelimelerle kurulmuş bir hafıza ve hayal müzesi gibidir.

Grup 1: Şair Sunay Akın (Duyguların Arkeoloğu)

  • Makiler, Antik Acılar, Kaza Süsü: Sunay Akın, her şeyden önce bir şairdir. Şiirleri, genellikle küçük, gündelik ve hüzünlü nesneler veya anlar üzerinden evrensel duygulara ulaşır. Henüz 6 yaşındayken, gardıroptaki boş bir askıyı görüp üzerine tek kelimelik o unutulmaz şiiri yazması ("Üşüdün mü?"), onun daha o yaşta bile nesnelerin ruhunu görme yeteneğinin bir kanıtıdır. Şiirleri, onun "detaylardaki ruhu görme" yeteneğinin en saf halidir.

Grup 2: Hikaye Anlatıcısı Sunay Akın (Bilginin Koleksiyoncusu)

  • Kırdığımız Oyuncaklar, Ay Hırsızı, Geyikli Park, Hayal Kahramanları: Bu eserler, onun kamuoyunda en çok tanınan yönünü yansıtır. Bunlar sadece deneme veya anı kitapları değildir; her biri, unutulmuş bir tarihi olayı, gözden kaçmış bir detayı, ilginç bir bilimsel bilgiyi, daha büyük bir medeniyet hikayesine bağlayan, birbiriyle konuşan metinlerdir. Okuyucuyu Piri Reis'in haritasından bir astronotun kaskına, bir kibrit kutusundan Eyfel Kulesi'ne uzanan keyifli bir bilgi yolculuğuna çıkarır.

Grup 3: Araştırmacı Sunay Akın (Tematik Derinleşme)

  • Kalede Bir Başına, İstanbul'un Nazım Planı: Bu kitaplar, onun belirli bir tutkunun (kalecilik, İstanbul) veya bir şahsiyetin (Nazım Hikmet) izini nasıl bir dedektif gibi sürdüğünü gösterir. Bu, onun yüzeysel bir anlatıcı değil, konusuna hakim olmak için derinlemesine araştırma yapan, titiz bir bilgi işçisi olduğunu kanıtlar.

İstanbul Oyuncak Müzesi: Felsefenin Vücut Bulmuş Hali

Eğer Sunay Akın'ın tüm felsefesini, vizyonunu ve hayata bakışını tek bir mekanda görmek isterseniz, gitmeniz gereken yer İstanbul Oyuncak Müzesi'dir. Bu müze, onun magnum opus'u, yani başyapıtıdır.

Her şey, Nürnberg Oyuncak Müzesi'nde yaşadığı bir aydınlanmayla başlar. Orada fark eder ki, oyuncak sadece çocukların oynadığı bir nesne değil, büyüklerin dünyasının bir yansımasıdır; medeniyetlerin hayallerinin, endüstrisinin ve ideolojilerinin en somut taşıyıcısıdır. Müzenin temel tezi basittir ama devrimcidir: "Hayallerin de bir tarihi vardır."

Bu tezi, müzedeki objelerle kanıtlar. Savaş oyuncakları: Hitler Almanyası'nın, 2. Dünya Savaşı'ndan yıllar önce ürettiği militarist oyuncaklarla bir neslin hayallerini nasıl işgal ettiğini gösterir. Uzay oyuncakları: ABD'nin 1920'lerde ürettiği teneke uzay gemileri ve roketlerle oynayan neslin, yıllar sonra NASA'yı kurup Ay'a nasıl gittiğini belgeler.

Bu, oyuncakların bir toplumun geleceğini nasıl şekillendirdiğinin en çarpıcı kanıtıdır. Müze, sadece bir oyuncak koleksiyonu değil, Göztepe'deki tarihi bir köşkü koruyan, etkinlikleriyle yaşayan bir kültür merkezi ve Sunay Akın'ın bu işi nasıl bir kamu hizmeti olarak gördüğünün somut bir anıtıdır.

Sunay Akın Kitaplığı

Sahnede Bir Meddah: Neden Bir Sunay Akın Gösterisi Unutulmazdır?

Bir Sunay Akın sahne gösterisini izlemek, bir konferans dinlemek gibi değildir. Bu, kökleri yüzlerce yıl öncesine dayanan bir geleneğin modern bir yorumuna tanıklık etmektir.O, bir konuşmacı veya akademisyen gibi değil, geleneksel Türk hikaye anlatıcısı "meddah" gibi sahne alır.
Elinde bir metin yoktur; zihnindeki binlerce hikaye, şiir ve bilgi arasında anlık bağlantılar kurarak, her seferinde o ana ve o seyirciye özel, özgün bir anlatı yaratır. Dinleyiciyi bir yandan kahkahalarla güldürür, bir yandan en derin hüzne boğar, bir yandan da daha önce hiç duymadığı bir bilgiyle aydınlatarak zihninde yeni pencereler açar. Onun gösterileri, entelektüel birikimle duygusal zekanın mükemmel bir birleşimidir.

Sonuç: Türkiye'nin Hafıza Koleksiyoncusu

Sunay Akın, bize büyük hakikatlerin genellikle en küçük, en mütevazı ve en gözden kaçan detaylarda saklı olduğunu hatırlatan bir bilgedir. O, bu ülkenin kaybolmaya yüz tutmuş anılarını, değerli hikayelerini ve unutturulmaya çalışılan aydınlanma mirasını biriktiren, parlatan ve gelecek nesillere aktaran bir "hafıza koleksiyoncusudur."

Onun mirası, bize daha dikkatli bakmayı, daha meraklı olmayı ve tarihin sadece sıkıcı ders kitaplarında değil, bir oyuncağın gözünde, bir şiirin mısrasında veya bir annenin kapı eşiğindeki o sevgi dolu sözlerinde de yaşadığını öğretmektir.

Ekiplerinize ve liderlerinize, rakamların ve stratejilerin ötesinde bir ilham, bir vizyon ve bir medeniyet perspektifi sunmak için, Türkiye'nin en büyük hikaye anlatıcısı Sunay Akın'ın bilgeliğine başvurun. Geçmişin ışığıyla geleceği aydınlatmak için Speaker Agency ile iletişime geçin.

Sunay Akın Hakkında Sıkça Sorulan Sorular (SSS)

  1. Sunay Akın kimdir?
    Sunay Akın, Türkiye'nin en tanınmış şair, yazar, gazeteci, araştırmacı ve müze kurucularından biridir. Özellikle kurduğu İstanbul Oyuncak Müzesi, kendine has üslubuyla anlattığı tarih ve kültür hikayeleri ve tek kişilik sahne gösterileriyle tanınır.
  2. İstanbul Oyuncak Müzesi'nin felsefesi nedir?
    Müzenin temel felsefesi, "hayallerin de bir tarihi olduğudur." Oyuncakların sadece birer çocuk eğlencesi olmadığını, bir medeniyetin umutlarını, endüstriyel gelişimini, ideolojilerini ve geleceğe bakışını yansıtan önemli tarihi belgeler olduğunu savunur.
  3. Sunay Akın'ın en bilinen kitapları hangileridir?
    Şiir kitapları arasında "Makiler" ve "Antik Acılar" öne çıkarken, deneme ve araştırma türünde "Kırdığımız Oyuncaklar", "Ay Hırsızı" ve "Geyikli Park" gibi eserleri en çok okunan kitapları arasındadır.
  4. Sunay Akın'ın konuşmaları neden bu kadar ilgi çekiyor?
    Çünkü o, bir konuşmacıdan çok modern bir "meddah" (geleneksel hikaye anlatıcısı) gibidir. Birbirinden bağımsız gibi görünen tarihi olayları, kişileri ve nesneleri, şaşırtıcı bağlantılarla bir araya getirerek dinleyiciye hem duygusal hem de entelektüel bir yolculuk yaşatır.
  5. Sunay Akın'ın gençlere bakış açısı nasıldır?
    Sunay Akın, gençlere olan sarsılmaz inancıyla tanınır. "Gençlerin bize değil, bizim gençlere ihtiyacımız var" diyerek, geleceği inşa edecek olan gücün gençlerin hayalleri, enerjisi ve adalet arayışı olduğunu her fırsatta vurgular.
  6. Sunay Akın'ın "adalet" tanımı nedir?
    Onun için adalet, hukuk kitaplarındaki karmaşık tanımlardan ziyade, hayatın içindeki saf ve insani anlarda bulunur. Bir annenin sokağa çıkan çocuğuna söylediği "iyi ol, kimsenin kalbini kırma" gibi öğütler veya çocukların oyun alanında kendi aralarında kurduğu yazısız kurallar, onun için adaletin en temel formlarıdır.
  7. Sunay Akın'ın şiirlerindeki ana tema nedir?
    Şiirlerinde genellikle hüzünlü bir duyarlılık hakimdir. Gündelik hayattaki küçük, gözden kaçan nesneler veya anlar üzerinden yola çıkarak, insanın yalnızlığı, kayıpları ve zamanın geçişi gibi evrensel temalara dokunur.
  8. Sunay Akın'ın babasının mesleğinin eserleri üzerindeki etkisi nedir?
    Babasının terzi olması, onun hayal dünyasını derinden etkilemiştir. Kumaş parçalarından haritalar yapması, dükkanı bir "masal diyarı" olarak görmesi, onun nesnelere ve detaylara anlam yükleme yeteneğinin temellerini atmıştır.
  9. Sunay Akın'ın kalecilik hayali neden önemlidir?
    Gençliğindeki profesyonel kaleci olma hayali, onun hayatındaki önemli bir dönüm noktasıdır. Babasının ve Özkan Sümer'in onu "kitaplardan bir kale yapmaya" yönlendirmesi, onun spor tutkusunu entelektüel bir arayışa dönüştürmesinin ve bugünkü kimliğini bulmasının sembolik bir hikayesidir.
  10. Liderler ve kurumlar Sunay Akın'dan ne öğrenebilir?
    Liderler, ondan inovasyonun, büyük fikirlerin ve toplumsal dönüşümün genellikle gözden kaçan detaylarda, tarihin unutulmuş derslerinde ve gençlerin hayallerinde saklı olduğunu öğrenebilirler. Ayrıca, en karmaşık mesajları bile etkili bir hikaye ile nasıl aktarabileceklerine dair ilham alabilirler.
Send Plane iletişime geçin
İletişime geçin
Formunuz başarıyla gönderilmiştir.