Sosyal medyada etki alanı yüksek ve kendi alanında fikir lideri konuşmacılar ile markaları dijital proje iş birlikleri ve marka elçilikleri kapsamında bir araya getirerek markaların iş sonuçlarına katkı sağlayan projeler geliştiriyoruz.
Hayatınız, Kendinize Anlattığınız Hikayedir: Onu Yeniden Yazmanın 3 Güçlü Adımı
Günün sonunda yorgun bir şekilde eve geldiniz. Bir dostunuz soruyor: "Nasılsın, günün nasıl geçti?" İşte tam o anda, farkında bile olmadan bir masal anlatmaya başlarsınız. Belki zorluklarla dolu bir kahramanın, belki de talihsiz bir kurbanın masalını... Peki, her gün anlattığınız bu hikayelerin, aslında yaşadığınız gerçekliği yarattığını hiç düşündünüz mü?
Konuşmacımız, Masal Anlatıcısı ve Sanat Terapisti Judith Liberman, Speaker Agency'nin Inspire & Impact sahnesinde bize tam da bu sırrı fısıldadı: Hayatımız, koşullarımızın bir sonucu değil, o koşullara dair anlattığımız hikayelerin bir ürünüdür.
Madem hepimiz birer masal anlatıcısıyız, o zaman bu kurgunun iplerini elimize alıp hikayeyi daha umutlu bir sonla bitirebilir miyiz? İşte bu yazıda, Liberman'ın bilgeliğinden süzülen üç basit masal eşliğinde, hayatınızın senaryosunu yeniden yazmanın yollarını keşfedeceğiz.
Temel Gerçek: Üç İşçinin Hikayesi
Her şey bir bakış açısıyla başlar. Liberman'ın anlattığı masaldaki gibi, tebdili kıyafet gezen bir kral, büyük bir inşaat alanına gelir. Orada, aynı işi yapan üç işçi görür.
İşçi (Kurban Hikayesi): İlki, büyük bir bezginlikle ağır kiremitleri üst üste koymaktadır. Kral neden bu kadar mutsuz olduğunu sorduğunda, "Görmüyor musun?" der. "Hayatım bu. Ağır kiremitleri kaldır, yan yana koy. Her gün aynı, her kiremit aynı. Ölene kadar yapacağım şey bu." Onun hikayesi, anlamsız, yorucu ve bitmeyen bir angaryadır.
İşçi (Zanaatkar Hikayesi): İkincisi de aynı işi yapar ama yüzünde bir tebessüm vardır. Kral merakla ona sorduğunda, "Ben kiremit dizmiyorum," der gururla. "Ben bir duvar ustasıyım. Bu zanaatı babamdan öğrendim. Yaptığım duvarlar çok sağlam olur, mimarlar özellikle beni ister." Onun hikayesi, bir beceri, ustalık ve saygınlık hikayesidir.
İşçi (Anlam Hikayesi): Üçüncü işçi ise adeta şarkı söyleyerek çalışmaktadır. Kral onun bu neşesine şaşırır. "Dostum," der işçi, gözleri parlayarak. "Sen benim duvar mı inşa ettiğimi sanıyorsun? Biz burada şehrin en büyük hastanesini yapıyoruz. Yıllar sonra biz bu dünyadan göçüp gittiğimizde bile, bu duvarların arasında insanlar şifa bulacak, ilk ve son nefesler verilecek. Ben bir şifa yuvası inşa ediyorum. Bu kadar anlamlı bir iş yaparken nasıl sevinmem?"
Vurgulanacak ana fikir şudur: Koşul birebir aynıdır. Ama anlatılan hikaye değişince; duygu, eylem ve nihayetinde tüm hayat değişir.
Kısır Döngü: Hikaye mi Koşulları Yaratır, Koşullar mı Hikayeyi?
"Ama benim koşullarım gerçekten zor!" dediğinizi duyar gibiyim. Judith Liberman, bu düşünceye lüks bir spada şahit olduğu bir anıyla meydan okuyor. Etrafında üç asistan pervane olan, inanılmaz bir hizmet alan bir kadın, dolabının şifresini çözemeyince sinir krizi geçirir: "Hiç mi yardım alamayacağız bu dünyada! Her şeyi ben mi yapacağım?"
Bu kadının koşulları muazzam bir destek sunarken, içindeki hikaye ("Ben bu hayatta hiç yardım alamam") galip gelmiştir. İşte bu, hepimizin içinde olduğu o kısır döngüyü mükemmel bir şekilde özetler:
Hikaye: Kendimize anlattığımız temel inanç. ("Kimseye güvenemem.")
Duygu: Bu hikayenin tetiklediği hisler. (Endişe, öfke, şüphe.)
Eylem: Bu duygularla yaptığımız davranışlar. (Yardım istememek, insanları itmek.)
Koşul: Eylemlerimizin yarattığı sonuç. (Gerçekten de yalnız kalmak.)
Onay: "Gördün mü, haklıymışım!" diyerek başlangıçtaki hikayemizi pekiştiririz.
Bu döngüyü kırmanın en etkili yolu, koşulları zorlamak ya da duyguları bastırmak değil, döngüyü başlatan o ilk adımı, yani anlattığımız hikayeyi değiştirmektir.
Kendimize anlattığımız hikayelerin hayatımızı nasıl şekillendirdiğini derinlemesine keşfetmeniz üzerine Storytelling Konuşmacıları bu konunun kalbine dokunuyor. Speaker Agency bünyesindeki ilham verici anlatıcılar, hikayelerin gücünü sahnede etkileyici örneklerle gözler önüne seriyor.
Hikayemizi Yeniden Yazmanın 3 Adımı
Peki, bunu nasıl yapacağız? İşte size üç güçlü adım:
Adım 1: İçindeki Hikayeyi Fark Et (Çobanın Bilgeliği) Masal bu ya, bir şehrin kapısında bilge bir çoban otururmuş. Şehre yeni gelen bir yolcu ona sormuş: "Bu şehirdeki insanlar nasıldır?" Çoban karşı soruyla cevap vermiş: "Geldiğin yerdeki insanlar nasıldı?" Yolcu, "Yalancı, iki yüzlü, dolandırıcıydılar. Onlardan kaçtım," demiş. Çoban, "Maalesef," diye yanıtlamış. "Buradakiler de öyledir."
Kısa bir süre sonra başka bir yolcu gelmiş ve aynı soruyu sormuş. Çoban yine, "Geldiğin yerdekiler nasıldı?" demiş. Bu yolcu, "Melek gibiydiler," diye iç geçirmiş. "Harika komşularım, dostlarımdı. İş için ayrılmak zorunda kaldım." Çoban gülümsemiş: "Ne şanslısın, bu şehirdekiler de öyledir. Yardımsever ve paylaşımcıdır."
Eylem: İlk adım, çobanın bildiği sırrı keşfetmektir: İçimizde hangi hikayeyi taşıyorsak, dış dünyada onun kanıtlarıyla karşılaşırız. Kendinize sorun: Sizin sürekli anlattığınız, değişmez hikayeleriniz neler? "İnsanlar güvenilmezdir", "İyi şeyler benim başıma gelmez", "Hep aynı döngüyü yaşarım" gibi... Suyun içindeki balık gibi, içinde yüzdüğünüz hikayenin farkına varın.
Adım 2: Aykırı Soruyu Sor (Nasrettin Hoca’nın Deliliği) Herkesin "Aklın yolu birdir" dediği bir ortamda Nasrettin Hoca, eşeğine ters binerek meydana gelir. Herkes onunla alay eder: "Gördünüz mü, deli işte, eşeğe ters binmiş!" Hoca, kalabalığa döner ve o sihirli soruyu sorar: "Hepiniz benim eşeğe ters bindiğimden eminsiniz. Peki, aranızdan hiçbiri, belki de eşeğin ters gidiyor olabileceğini düşünmedi mi?"
Eylem: Eğer mevcut hikayeniz size acı veriyorsa, çözümü herkes gibi düşünerek bulamazsınız. Kendinize o "aykırı" soruyu sorma izni verin: "Belki de sorun bende değil, duruma bakış açımdadır. Belki de problem işte değil, işe dair anlattığım hikayededir. Belki de ters giden ben değilim, toplumun 'normal' kabul ettiği şeydir."
Adım 3: Seni Özgürleştiren Hikayeyi Seç Judith Liberman'ın son sözü, bu yolculuğun varış noktasıdır: "Hakikat, bizi özgür kılandır."
Eylem: Eğer kendinize anlattığınız hikaye size dar geliyor, sizi küçültüyor ve size acı veriyorsa, o hikaye sizin nihai gerçeğiniz olmak zorunda değildir. Ona sadakat yemini etmediniz. Sizi genişletecek, kanatlandıracak, duygularınızı ve koşullarınızı değiştirecek yeni bir masal hayal etme ve onu anlatmaya başlama gücüne sahipsiniz.
Unutmayın, hayatınızdaki en güçlü kişi, en zengin veya en başarılı olan değil, kendi hikayesinin yazarı olmayı seçendir.
Kendine yeni bir hikaye yazma cesaretini bulmak ilhamla başlayabilir. Uzman Kişisel dönüşüm Konuşmacıları, tam da bu ilhama ihtiyaç duyanlar için yol gösterici olabilir. Speaker Agency’nin uzman konuşmacıları, kendi hikayesini yeniden yazanların gerçek deneyimleriyle dönüşümün mümkün olduğunu hatırlatıyor.
Bu Konuşmadan Çıkarılacak Temel Dersler
Hayatınızdaki asıl belirleyici olan, başınıza gelenler değil, o gelenlere dair kendinize ne anlattığınızdır.
Aynı koşullar altında, bakış açınızı (hikayenizi) değiştirerek bezginlikten neşeye geçiş yapabilirsiniz.
İç dünyanızda taşıdığınız hikaye, dış dünyada karşılaşacağınız olayları ve insanları şekillendiren bir mıknatıstır.
Hayatınızı değiştirmek için önce mevcut hikayenizi "Bu sadece bir hikaye, mutlak gerçek değil" diyerek fark edin.
Herkesin doğru kabul ettiği düşünceye meydan okuyun. "Ya eşek ters gidiyorsa?" diye soracak cesareti gösterin.
Size acı veren bir hikayeye sadık kalmak zorunda değilsiniz. Sizi özgürleştirecek ve büyütecek yeni bir hikaye yazma gücü sizde.