Yeteneğin ne? Kimisi yeteneğini çocukluğundan beri hiç yapmadığı şeylerin içinde gizli kalmış zanneder ama tam tersi. Yetenek günlük hayatta farkında olmadan, çabasız ve sürekli yaptığınız şeylerin içinde gizlidir. Tam da o yüzden onu farketmek çok zor, çünkü yeteneğiniz size o kadar kolay geliyor ki, geri kalan herkese aynı kolaylıkla geldiğini zannediyorsunuz ancak öyle değil. Yani, nasıl ki balık içinde yüzdüğü suyu göremiyorsa, siz de yeteneğinizi, hayatınızın her köşesinde örülü olmasına rağmen, onu göremiyorsunuz.
“Kendini tanıyan, yolunu bulur” semineri size, kendinizi daha iyi tanımak ve yeteneğinizi keşfetmek için kolay uygulamalar sunuyor. Gelin birlikte keşfedelim…
Masallarla Yol(a)çık
Hayat bizim hikayemizse, o zaman yaşamak hikayeci olmaktır. Masallar yolumuzu nasıl açar? Bu kadar eskiye dayanan metinlerin modern insanın hayatında bir değişiklik yaratması mümkün mü? Hayal kurmak, zihnimizle çözemediğimiz sorunlar için bize çıkış yolu sunabilir mi? Judith Liberman masalların iyileştirici gücünü hayatımıza nasıl uygulayabileceğimizi interaktif bir şekilde anlatıyor.
Kahramanın Yolculuğu
Joseph Campbell, bütün kültürlerin anlattığı masalların ortak bir hikayesi olduğunu keşfetti. Bu, insanlığa ait ortak hikayemizi ''Kahraman yolculuğu'' olarak adlandırdı. Bu konuşmada bu yolculuğu keşfedip, kendi hayat yolculuğumuzda nasıl bir yol gösterici olabileceğini beraber keşfedeceğiz. Kendi hayatımızı bir kahraman yolculuğu olarak görmeye başladığımızda hayattan daha fazla tat almaya başlıyoruz.
Yavaşla Fark Et Tat Al!
Modern insan günlük hayatta bedeninden çok kopuk yaşıyor. Nefesten uzak, duyulardan ve duygulardan uzak yaşamak bizi yoruyor, iletişim kurma yeteneğimizi de azaltıyor. Bu seminerde, günlük hayatta farkındalığı arttırmak için kolay ve uygulanabilir alışkanlıklar keşfedeceğiz.
Gerçekten dinliyor musun?
Dinlemek pasif bir eylem değildir, iletişim kalitesini arttıran, çözüm yaratan, ilişkileri güçlendiren bir sanattır. Sanal dünyada ve telefonlarımızla geçirdiğimiz vakit bizim dinleme kabiliyetimizi cok zayıflatıyor. Bu konuşma, derin dinlemenin gücünü yeniden keşfetmeye davet ediyor.
Gölgenle Tanış
"Gece olmadan gündüz olmaz, her insanın bir gölgesi vardır"
Bu seminerde masal, yaratıcı yazarlık ve sanat terapi ile bahçenize gömdüğünüz özeliklerinizi tanımaya davet ediyorum sizi. cÇünkü onları keşfedince kendinizle ve çevrenizle daha huzurlu ve barışçıl ilişkiler kurabilirsiniz.
Senin Hayatın Senin Hikayen!
Storytelling; Hissettirme ve Gördürtme Sanatı
Hayatınızı onu yaşarken değil, onu anlatırken yaratıyorsunuz. Bu nedenle insanın hikaye anlatan rolünü keşfetmesi çok önemli...Günlük hayatta, kendi hayatınız ve deneyimleriniz hakkında neler anlatıyorsunuz, neler farkediyorsunuz, neler hissediyorsunuz ve neler hissettiriyorsunuz?
Duyu kapılarını açarak, hayatın farkına varıp hayatınızda fark yaratmaya davetlisiniz!
Zihninin Sınırlarını Kaldır!
Mümkün değil diyen sesi sustursak hayatımızda neler değişir?
Hayal gücü bizi daha geniş yaşamaya çağırıyor. Ancak bir kas gibi onu ne kadar çalıştırırsak bizi o kadar uzağa götürme kapasitesi gelişen bir kas... Bu uygulamalı seminerde elimizde kalemle yaratıcılığımız çalıştıracağız. Hayal eden tarafımızın biraz uçmasına izin vereceğiz.
Değişim Hikayelerle Başlar!
Değişim kural değiştirerek başlamaz, içimizde kök salmış hikayeler var, onlara inanıyoruz, onları değiştirmeden davranışlarımız de değişmez. Bu seminerde içimizdeki hikayelere bakıp havalandırmaya ne dersiniz?
Başka Bir Masal Mümkün
Konuşmacımız Judith Liberman bu konuşmasında, klasik masallardaki kadın temsillerine farklı bir bakış açısı sunarak, masalların gücünü dönüştürücü bir araç olarak kullanmayı öneriyor. Uyuyan Güzel, Rapunzel ve Külkedisi gibi karakterlerin yıllardır edilgen ve pasif biçimlerde anlatıldığını; bu anlatıların kız çocuklarına köksüz, yükleyici ve kısıtlayıcı mesajlar verdiğini dile getiriyor. Ancak çözümün bu masalları tamamen reddetmek değil, onları yeniden yorumlayarak farklı bir bakışla ele almak olduğunun altını çiziyor.
Liberman’a göre, masallarda göremediğimiz kadın gücü aslında kendi hayatımızda da görmek istemediğimiz içsel gücümüzle bağlantılı. Lao Tzu’nun "Bakış açını değiştirirsen, baktığın şey değişir" sözünden yola çıkarak, masallardaki kadın karakterlerin gücünü yeniden keşfetmeyi ve bu farkındalığı hayatımıza taşımayı öneriyor. Geçmişten gelen kadınların sessiz kahramanlıklarını görerek kendimize dönmeyi; mücadele ettiğimiz alanlarda kendimize karşı daha şefkatli ve cesur bir tutum geliştirmeyi teşvik eden bu konuşma, masalları olduğu kadar bizi de dönüştürmeye davet ediyor.
Storytelling
Konuşmacımız Judith Liberman bu konuşmasında, anlatmanın yalnızca bilgi aktarmak değil, bir bağ kurma ve duygu yaratma sanatı olduğunu vurguluyor. Söylemek ve anlatmak arasındaki farkı ortaya koyarken, anlatmanın dinleyicide görsel ve duygusal bir alan açtığını, mesajı daha etkili, akılda kalıcı ve yayılabilir kıldığını belirtiyor. Hikâye anlatıcılığını yalnızca eğlenceli bir etkinlik olarak değil, güçlü bir iletişim aracı olarak konumlandırıyor.
Liberman’a göre, iş dünyasında sıkça “vaktimiz yok” bahanesiyle geri planda bırakılan hikâye anlatımı, aslında saniyelik anlarla kurulabilecek doğal bir beceri. Bu seminerde katılımcılara, hikâye anlatmanın ne kadar kolay, erişilebilir ve etkili bir yöntem olduğunu göstermek istiyor. Her bireyin elinde anlatacak sayısız hikâye olduğunu hatırlatırken; bu hikâyelerin doğru kullanıldığında sunumları, vizyonları ve liderlik iletişimini nasıl dönüştürebileceğini ortaya koyuyor. Konuşma, samimiyetin, etki gücünün ve duygusal zekânın merkezinde yer alan anlatma sanatına davet sunuyor.
Hayatın İçinde Mindfulness
Konuşmacımız Judith Liberman bu konuşmasında, mindfulness’ı yalnızca meditasyon yastığına oturarak yapılan bir pratik değil; hayatın akışı içinde, gündelik anlara odaklanarak yaşayabileceğimiz bir farkındalık hali olarak tanımlıyor. Yoğun gündemler arasında meditasyona vakit ayıramayanları anlayarak, farkındalığı yaşamın doğal ritmine nasıl dahil edebileceğimizi anlatıyor. Seramik, müzik ve sanatla uğraşırken farkında olmadan mindfulness deneyimlediğini aktaran Liberman, bilinçli farkındalığın sadece teknik değil, içten bir dikkatle yaşanan bir hal olduğunu vurguluyor.
Konuşma boyunca, hayatın sıradan anlarında farkındalık yaratmak için yaratıcı metaforlar kullanıyor: sabah alarmıyla başlayan “çal tuşu”, anı durduran “dur tuşu”, uykuya geçişi simgeleyen “stop tuşu” ve hatırlamak ya da geleceği hayal etmek için kullandığımız zihinsel tuşlar... Liberman, yaşamanın sadece hayatta kalmak olmadığını; anları hissetmenin, dokunmanın ve yaşamın ritmine bilinçle eşlik etmenin gerçek mindfulness olduğunu hatırlatıyor. Bu konuşma, farkındalığı teori değil pratik üzerinden öğrenmek isteyen herkes için sıcak, akıcı ve ilham dolu bir davet niteliği taşıyor.
Hayal Gücün Süper Gücün
Konuşmacımız Judith Liberman bu konuşmasında, hayal gücünün çocuklara özgü bir oyun ya da boş bir temenni değil; insanın en derin düşünsel yetilerinden biri ve gerçek anlamda bir “süper güç” olduğunu vurguluyor. Toplumun hayal gücünü sadece sıra dışı ya da imkânsız görünen fikirlerle sınırlamasını eleştiriyor; çünkü bir çocuğun astronot olma isteğini hayal gücü sayarken, muhasebeci olma arzusunu sıradanlaştırmamız, aslında biz yetişkinlerin sınırlandırılmış bakış açısını yansıtıyor. Hayal gücü, gerçekliğe dair beklentilerin ötesine geçebilme cesaretidir.
Liberman’a göre hayal kurmak, sadece bir planlama ya da hedef belirleme değil, henüz var olmayanı hissedebilme becerisidir. Araştırmaların da gösterdiği üzere hayal kurmak, zihinsel yetenekleri geliştirmenin yanı sıra bedensel iyileşmeye bile katkı sağlayabilir. Ancak modern çağda bu güç, dikkat dağınıklığı ve hız kültürü içinde zayıflamaya başlamış durumda. Bu konuşma, hayal gücünü yeniden keşfetmeye, onu aktif biçimde kullanarak kişisel ve kolektif geleceğimiz için yaratıcı bir rota çizmeye davet ediyor. Çünkü her yenilik, önce bir “olmayanı” görme cesaretiyle başlar.
Bizi Hapseden Hikayelerden Özgürleşelim
Konuşmacımız Judith Liberman bu konuşmasında, kendimiz ve başkaları hakkında anlattığımız hikâyelerin nasıl görünmez bir kafese dönüşebileceğini anlatıyor. İnsan zihninin, yaşanan her olayı mevcut hikâye filtrelerinden geçirerek algıladığını; bu nedenle hayatın sunduğu yeni olasılıkları çoğu zaman fark edemediğimizi vurguluyor. Araştırmaların da gösterdiği gibi, piyango kazanan kişilerin birkaç ay içinde önceki duygusal hallerine geri döndüğünü hatırlatarak, dış koşullardan çok, içsel anlatılarımızın yaşam deneyimimizi şekillendirdiğini savunuyor.
Liberman, bu zihinsel kalıplardan kurtulmak için fil ve binici benzetmesiyle, duyguların güçlü etkisini ve mantığın bu duyguları nasıl anlamlandırmaya çalıştığını ortaya koyuyor. Bu konuşma, merak duygusunu yeniden uyandırarak daha kapsayıcı, esnek ve özgürleştirici hikâyeler yaratma yolculuğuna davet ediyor. Çünkü değişim, yeni bir hikâyeye cesaretle adım atmakla başlar.
Hikaye Anlatarak Yeni Bir Kültür Yaratmak
Konuşmacımız Judith Liberman bu konuşmasında, hikaye anlatmanın bireyler arasında nasıl derin bağlar kurduğunu ve bu bağlar üzerinden bir kurum kültürünün nasıl yeniden şekillendirilebileceğini anlatıyor. Birlikte yaşamanın ya da aynı ortamda bulunmanın insanları birbirine gerçekten yakınlaştırmadığını; tanımanın ancak hikayelere tanıklıkla mümkün olduğunu vurguluyor. Hikayeler, insanları sadece görünür kılmakla kalmıyor, aynı zamanda güven duygusunu inşa ederek ortak bir aidiyet zemini yaratıyor.
Liberman’a göre, kurum içi iletişimde samimiyet ve güveni artırmak; çatışmaları azaltmak ve insan enerjisini verimli yönlendirebilmek için hikaye anlatımına yer vermek kritik bir ihtiyaç. Oysa birçok kurum hâlâ hikâye anlatımını “zaman kaybı” olarak görebiliyor. Oysaki hikayeler, toksik rekabetin yerine iş birliğini; kaygının yerine motivasyonu; sıradanlığın yerine yeniliği getirebilir. Bu konuşma, hikaye anlatan bir kurumun sadece anlatısını değil, kültürünü de değiştirebileceğini savunarak güçlü bir dönüşüm çağrısı yapıyor.
Resilience Programı
Konuşmacımız Judith Liberman’ın “Resilience Programı”, bireylerin psikolojik dayanıklılığını artırmak, değişen dünyaya uyum sağlarken içsel dengeyi koruyabilmek için tasarlanmış üç aşamalı, 9 haftalık hibrit bir eğitim formatı sunuyor. Programın yapısı, her hafta uygulamalı video içerikleriyle desteklenen çevrimiçi modüllerle, yüz yüze gerçekleştirilen farkındalık ve samimiyet temelli deneyim atölyelerinden oluşuyor. Üç ana bölümden oluşan bu yapı: Ben bir robot değilim, Yurtta barış dünyada barış ve Başka bir hikaye mümkün başlıklarıyla katılımcıyı beden, kalp ve zihin ekseninde bütüncül bir dönüşüme davet ediyor.
İlk bölümde bedenle yeniden bağ kurularak duyumsama kapasitesi ve kaygı regülasyonu hedeflenirken; ikinci bölümde içsel barışı tesis ederek daha yumuşak ilişkiler kurabilmenin yolları araştırılıyor. Üçüncü ve son bölüm ise zihinsel kalıpları tanıyıp dönüştürmeyi ve eski, sınırlayıcı hikâyeler yerine daha özgürleştirici yeni anlatılar oluşturmayı amaçlıyor. Judith Liberman, bu programda psikolojik bağışıklık sistemini güçlendirmenin, yalnızca zor dönemleri atlatmak için değil, inovatif bakış açısı ve sürdürülebilir içsel iletişim için de kritik olduğunu vurguluyor. Program, bireyleri hem kişisel hem profesyonel hayatta daha esnek, yaratıcı ve huzurlu bir yaşam biçimine yönlendirmeyi hedefliyor.