Konuşmacımız Ferhat Aydın, bu konuşmasında psikolojiyi akademik jargondan uzaklaştırarak herkesin anlayabileceği, eğlenceli bir dile dönüştürüyor. “Psikogösteri” adını verdiği bu format, sahnede bir psikoloğu izlerken kahkaha atabileceğiniz, ama aynı zamanda kendinizle ilgili farkındalıklar yaşayabileceğiniz bir bilimsel mizah deneyimi sunuyor. Seminer havasından uzak, samimi bir ortamda ilerleyen bu talk show; günlük yaşamdan durum komedileri, metaforlar ve hikâyelerle zenginleştiriliyor.
Gösteri, psikologların sıkça karşılaştığı “Sence ben normal miyim?” gibi sorulardan yola çıkarak aslında toplumda yanlış bilinen psikoloji algılarını sorguluyor. Mizahi anlatımın merkezinde, bireylerin terapiye gitme konusunda yaşadığı çekinceler, ilişkiler, çocuk gelişimi, psikoterapi süreçleri ve psikologların da insan olduğu gerçeği yer alıyor. Psikogösteri, izleyicisini hem düşündüren hem de gülümseten bir formatla, ruh sağlığına dair farkındalık kazandırmayı amaçlıyor.
Sıra Dışı Kariyer: Yaratıcılık ve Girişimcilik
Konuşmacımız Ferhat Aydın bu konuşmasında, yaratıcılık ve girişimciliğin günümüz dünyasında neden vazgeçilmez beceriler haline geldiğini kendi sıra dışı kariyer yolculuğu üzerinden aktarıyor. Bilgi ve verinin her geçen gün katlanarak arttığı bir çağda, farklı disiplinleri birleştirebilme ve alışılmadık fikirleri hayata geçirebilme becerisinin öne çıktığını vurguluyor. Psikolog olarak başladığı kariyerinde, psikoloji ile bar kültürünü bir araya getirerek yarattığı “bar psikoloğu” konseptiyle, alışılmış kalıpların dışına çıkmanın nasıl yaratıcı çözümler doğurabileceğini gösteriyor.
Aydın’a göre yaratıcılık sadece iş dünyasına değil, günlük yaşama da yön veren bir problem çözme yaklaşımı. On fikirden dokuzunun işe yaramayabileceğini kabul ederek ilerlemenin, deneme-yanılma ve “saçmalama hakkını” kullanmanın bu sürecin doğal bir parçası olduğunu savunuyor. Başarının, çoğu zaman başarısızlık duraklarından sonra gelen bir varış noktası olduğunu anlatan konuşma; farklı bakış açıları geliştirmek isteyen, kendi yolunu çizmekte cesaret arayan herkes için ilham verici bir çağrı niteliği taşıyor.
Motivasyon ve Özgüven
Konuşmacımız Ferhat Aydın bu konuşmasında, son yıllarda sıkça dile getirilen “motivasyon” ve “özgüven” kavramlarını yüzeysel tanımların ötesine taşıyarak inceliyor. Bu iki kavramı insanın temel psikolojik ihtiyaçları olan yetkinlik, özerklik ve ilişkisellik üzerinden içsel motivasyonun nasıl oluştuğunu açıklıyor. Pazartesi başlayıp Çarşamba bırakılan planların ya da spor salonuna bir türlü geri dönülemeyen süreçlerin ardında yatan gerçek motivasyon kaynaklarını sorgulamanın önemine dikkat çekiyor.
Özgüveni “her şeyi yaparım” tarzı yüzeysel bir anlayıştan ayırarak, bireyin özünü tanıması ve kendisine içten bir güven geliştirmesiyle ilişkilendiriyor. Aydın’a göre, motivasyonla özgüven arasında güçlü bir bağ var ve bu bağ ancak kişinin kendi ihtiyaçlarını fark etmesiyle kurulabiliyor. Konuşma, içsel-dışsal motivasyon ayrımını felsefi ve psikolojik sorularla sorgulayan, katılımcıyı kendine ayna tutmaya davet eden güçlü bir içerik sunuyor.
Hocam Ne Olacak Bu Çocuğun Hali?
Konuşmacımız Ferhat Aydın bu konuşmasında, ebeveynlerin sıkça dile getirdiği “Hocam ne olacak bu çocuğun hali?” sorusunun ardında yatan beklenti ve kaygılara ışık tutuyor. Özellikle özel okul deneyimlerinden hareketle, çocukların gelişim dönemlerini tanımadan yapılan yorumların ve müdahalelerin çocuklarda problem varmış gibi algı yaratabileceğini vurguluyor. Ebeveynlerin iyi niyetli ama fazlaca müdahaleci yaklaşımının, kimi zaman çocuğun doğallığını bozabildiğini metaforlarla anlatıyor.
Aydın, Halil Cibran’ın “Çocuklar sizden gelir ama size ait değildir” sözünü temel alarak, ebeveynliğin sahiplenmekten çok ayrışmaya alan tanımak olduğunu savunuyor. Tamamen pürüzsüz bir çocukluk beklentisinin gerçekçi olmadığını, bazı zorlukların doğal ve geliştirici olduğunu hatırlatıyor. Toplumda iletişim eksikliği değil, aksine aşırı iletişimin sorun haline geldiğini ifade eden konuşma; ebeveynlerin sık sorduğu 8-10 temel soruya yalın, işlevsel ve bilimsel cevaplar sunarak aile içi ilişkilerde sağlıklı bir denge kurmayı hedefliyor.
Mutluluk Bulaşıcıdır ve Soğan Kokar
Konuşmacımız Ferhat Aydın bu konuşmasında, mutluluğun sadece tek bir duygu değil; çok katmanlı, çok bileşenli bir hal olduğunu vurgulayan yaratıcı bir metaforla yola çıkıyor: soğan. Mutluluğun göz yaşartabilen, güçlü etkiler bırakan ama yalnız başına yavan kalabilen bir deneyim olduğunu anlatıyor. Tıpkı yalnızca bir kişinin soğan yemesiyle oluşan rahatsızlık gibi, yalnızca bir kişinin mutlu olup bu duyguyu çevresine yansıtamaması da etrafındakiler için huzursuzluk yaratabiliyor. Bu nedenle mutluluğun da paylaşıldığında anlam kazandığını savunuyor.
Aydın, sadece “iyi hissetme” saplantısının modern çağın en büyük yanılgılarından biri olduğuna dikkat çekiyor. Mutluluğu diğer tüm duygularla birlikte ele alan ve bu bütünsel dengeyi önemseyen pozitif psikoloji yaklaşımından beslenerek; insanın yalnızca neşeye değil, hüzne ve kaygıya da ihtiyacı olduğunu aktarıyor. Konuşma, mutluluğun herkes için tek tip bir hedef olmadığını; kişisel, değişken ve dönüşebilen bir süreç olduğunu hatırlatarak katılımcıları kendi mutluluk tanımlarını sorgulamaya davet ediyor.
Çaresizlikten İçsel Güce Dayanıklılık Sanatı
Konuşmacımız Ferhat Aydın bu konuşmasında, son yıllarda sıkça duyulan “psikolojik sağlamlık” ya da “yılmazlık” kavramını ele alıyor. Zorlayıcı yaşam olaylarının, hatta travmatik deneyimlerin zaman içinde bireyleri nasıl daha esnek, daha dayanıklı ve uyum sağlayabilir hale getirebildiğini açıklıyor. Özellikle doğal afetler gibi sarsıcı durumların ardından yapılan araştırmaların, kişilerin yaşam doyumlarının yükselebildiğini gösterdiğine dikkat çekiyor. Bu süreçlerin kolay olmadığını, ancak zamanla içsel güçlenmeyi beraberinde getirebildiğini ifade ediyor.
Aydın, güçlü insanın duygularını bastıran değil, çaresizliğini ve zayıflığını kabul edebilen biri olduğunu vurguluyor. Engin Geçtan’ın “güçlü insan, kendi içinde devrilmiş insandır” sözünü temel alarak, kırılganlığın aslında ruhsal sağlamlıkla çelişmediğini savunuyor. Bambu ağacı ya da suya dalıp daha güçlü çıkmak gibi metaforlarla bu kavramı somutlaştırıyor. Konuşma, yaşanan zorluklara romantik değil, gerçekçi ve derinlikli bir bakışla yaklaşarak bireyleri kendi psikolojik dayanıklılıklarını tanımaya davet ediyor.
Tanrım Beni Like'dan Yarat
Konuşmacımız Ferhat Aydın, bu konuşmasında modern çağın “beğenilme” arzusuna ve ilişkilerde bireysellik-birliktelik dengesine odaklanıyor. Sosyal medyanın yön verdiği görsel çağda, beğenilme ihtiyacının bireyin kimliğini nasıl etkilediğini sorguluyor. İnsan doğası gereği ilişkilere ihtiyaç duysa da, sağlıklı bir birliktelik için önce birey olabilmenin ve kendi sınırlarını tanımanın önemini vurguluyor. “Ben olmadan biz olmaz” anlayışı çerçevesinde, ilişkilerde bireyselliği korumanın aslında bağ kurmanın ön koşulu olduğunu savunuyor.
Aydın, Freud’un “İnsan hastalanmamak için insanlardan uzaklaşır; fakat bu da onu hasta eder” sözünden yola çıkarak, bireysellik ile bağlılık arasındaki o ince çizgiye dikkat çekiyor. Partner seçimlerinin ve ilişkisel döngülerin kişiye dair birçok ipucu taşıdığını belirten konuşma, katılımcıları kendi ilişki dinamiklerine farklı bir gözle bakmaya davet ediyor. Sağlıklı bir ilişki inşa etmenin, öncelikle kendini tanımaktan ve varoluşunun sorumluluğunu üstlenmekten geçtiğini hatırlatan bu içerik; bireysel farkındalıkla örülmüş güçlü ilişkilerin mümkün olduğunu ortaya koyuyor.
Ne Felaketler Yaşadım Zaten Yoktular
Konuşmacımız Ferhat Aydın bu konuşmasında, kaygı kavramını işlevselliği ve zihinsel süreçleriyle birlikte ele alıyor. Kaygının tamamen yok edilebilecek bir duygu olmadığını, aksine her duygunun olduğu gibi belirli bir düzeye kadar işlevsel olduğunu vurguluyor. Ancak bu duygu, günlük yaşamın akışını bozacak düzeye ulaştığında dikkatle ele alınmalı. Arabanın alarmı çalarken aslında ortada bir tehdit olmaması metaforuyla, zihnin kaygı anında nasıl gerçeklikten sapabileceğini çarpıcı biçimde ortaya koyuyor.
Konuşmada yer verilen kadim çiftçi hikâyesi aracılığıyla, olaylara yüklenen anlamın zaman ve bakış açısıyla nasıl değişebileceğini örneklendiriyor. Aydın’a göre, yaşadığımız olaylardan çok, o olaylara nasıl tepki verdiğimiz belirleyici oluyor. Kontrol edebileceğimiz tek alanın kendi yaklaşımımız olduğunu hatırlatarak, zihinsel farkındalıkla hareket etmenin psikolojik sağlamlık açısından önemini vurguluyor. Bu konuşma, belirsizlik ve kaygı karşısında tutunacak bir zihinsel denge arayanlar için hem sade hem de güçlü bir rehber niteliği taşıyor.