Sosyal medyada etki alanı yüksek ve kendi alanında fikir lideri konuşmacılar ile markaları dijital proje iş birlikleri ve marka elçilikleri kapsamında bir araya getirerek markaların iş sonuçlarına katkı sağlayan projeler geliştiriyoruz.
Sürdürülebilirlik ile sosyal sorumluluğun nasıl birleştiğini merak edenler için: Etki odaklı stratejiler, çeşitlilik politikaları ve etik üretim süreçleriyle kurumsal dönüşüm mümkün mü?
Sürdürülebilirlik kavramı toplumsal ve kurumsal sorumlulukları da kapsayan çok katmanlı bir dönüşüm başlığına dönüştü. Markalar artık eşitlikçi politikalar geliştirmekle, adil üretimi desteklemekle ve sosyal fayda yaratmak ile ölçülüyor.
Bu dönüşümü doğru okumak ve kurum kültürüne entegre edebilmek için ilham veren vizyonlara, sahici deneyimlere ihtiyaç var. İşte bu noktada sürdürülebilirlik konuşmacıları, değer odaklı ve kapsayıcı stratejiler geliştirmek isteyen markalar için güçlü yol arkadaşı hâline geliyor.
Sürdürülebilirlik ve Sosyal Sorumluluk: Gerçek Etkiyi Kim Yaratıyor?
Sürdürülebilirlik toplum, ekonomi ve kurum kültürü ile doğrudan bağlantılı çok katmanlı bir yapıya sahip. Markaların insana ve sosyal yapıya da duyarlı olması gerekiyor. “Gelecek için ne yapıyoruz?” sorusu kadar, “Kimin için, kimlerle birlikte yapıyoruz?” sorusu da önemli. İşte bu noktada, sosyal sorumluluğu stratejinin merkezine alan markalar bir adım öne çıkıyor.
Gerçek etkiyi yaratan kurumlar şu başlıklarda fark yaratıyor:
Toplumsal faydayı stratejinin parçası yapıyorlar. Sosyal girişimler, yerel topluluklarla ortaklıklar ve çalışan gönüllülüğü projeleri bu yaklaşımın örnekleri arasında.
Kapsayıcılığı içselleştiriyorlar. Cinsiyet eşitliği, engelli bireylerin istihdamı, farklı kültür ve kimliklerin kabulü gibi konularda politikalar geliştiriyorlar.
Değeri hikâyeye dönüştürüyorlar. Sosyal sorumluluk çalışmalarını sadece duyurmuyor; bu projeleri insani hikâyelerle sahici biçimde anlatıyorlar.
Şeffaf iletişimle güven inşa ediyorlar. Ne yaptığını açıkça paylaşan, eksiklerini kabul eden ve gelişim alanlarını kamuoyuyla paylaşan markalar kalıcı güven oluşturuyor.
Sosyal Sorumluluğun Sürdürülebilirlikle Bütünleştiği 5 Etki Alanı
Sosyal etkiyi ölçülebilir kılın.
Kapsayıcılık ve çeşitliliği politika haline getirin.
Yerel topluluklarla ortaklıklar kurun.
Etik üretim zinciri oluşturun.
Kurum kültürünü sosyal faydayla güçlendirin.
1) Sosyal Etkiyi Ölçülebilir Kılın
Sürdürülebilirlik projelerinin toplum üzerindeki etkisini gözlemlemek istiyorsak, bunu veriye dayalı ve ölçülebilir hâle getirmemiz şart. Çünkü ancak sayısal olarak tanımlanabilen etki, gelişim için zemin oluşturabilir. “İyi bir şey yapıyoruz” demek yeterli değil; ne kadar iyi, kime iyi, nasıl daha iyi olabilir sorularını da yanıtlamamız gerekiyor.
Sosyal etkiyi ölçülebilir kılmak için şu adımlar öne çıkıyor:
Projenizin neyi değiştirmeyi amaçladığını tanımlamalısınız. (örneğin: kız çocuklarının STEM eğitimine katılım oranı %30 artsın gibi).
Anketler, odak gruplar, dijital etkileşim verileri gibi kanallardan proje çıktılarınızı doğrulayacak veriler toplamalısınız.
Etkiyi topluluk, çalışan ve iş ortakları gözünden de değerlendirmelisiniz.
Yıllık ya da dönemsel etki raporları ile yaptığınız çalışmaları somut biçimde kamuoyuyla paylaşmalısınız.
Sosyal etki, hissedilen ve ölçülebilen bir güçtür. Bu gücü doğru kullanan markalar, sürdürülebilirliği soyut değer olmaktan çıkarıp topluma somut katkı sunan aktörlere dönüşür. Ahmet Aydemir, sosyal faydayı veriyle ölçülebilir hâle getirme ve bu etkiyi sürdürülebilir projelere dönüştürme konularında oldukça değerli bir uzman.
Yerel topluluklarla iş birliği, gençlik odaklı sürdürülebilirlik girişimleri ve ortaklık kültürünün önemine dair özgün örnekleriyle fark yaratıyor. Topluma katkıyı stratejik bir yaklaşımla hayata geçirmek istiyorsanız, Ahmet Aydemir’i konuşmacı olarak etkinliklerine davet edebilirsiniz.
Akademisyen Dr. Ahmet Aydemir, “Sürdürülebilir Kalkınma, Cinsiyet Eşitliği ve Eşitsizliklerin Azaltılması” başlıklı videosunda da, sürdürülebilirliği bir değerler sistemi olarak nasıl kurumsallaştırabileceğimizi güçlü örneklerle anlatıyor. Özellikle sosyal sorumluluğu politikaya dönüştürmek isteyen kurumlar için önemli ipuçları içeriyor.
2) Kapsayıcılık ve Çeşitliliği Politika Haline Getirin
Gerçek anlamda sürdürülebilir yapı kurmak istiyorsak insanla kurduğumuz ilişkiye de odaklanmalıyız. Bu noktada kapsayıcılık ve çeşitlilik, kurumsal sürdürülebilirliğin temelini oluşturan stratejik konular hâline geliyor.
Kapsayıcılığı politika haline getirmek için atılması gereken adımlar:
Fırsat eşitliğini yazılı bir taahhüde dönüştürmelisiniz. Cinsiyet eşitliği, engelli bireylerin işgücüne katılımı, LGBTQ+ kapsayıcılığı gibi alanlarda resmi beyanlar oluşturmalısınız.
İK süreçlerinizi gözden geçirebilirsiniz. İşe alım, terfi, eğitim ve liderlik gelişim programlarında herkesin eşit katılımına olanak tanıyan yapılar kurabilirsiniz.
Kültürel zenginliği kurum içinde görünür kılabilirsiniz. Farklı inançlar, etnik kökenler ve sosyal geçmişlere sahip çalışanların deneyimlerini kurum kültürüne dahil edebilirsiniz.
Eğitimlerle zihinsel dönüşüm başlatabilirsiniz. Çeşitlilik ve önyargı farkındalığı üzerine atölye ve seminerlerle ekipleri bilinçlendirebilirsiniz.
Sürdürülebilirlik çalışmalarının etkili olabilmesi için mikro ölçekte karşılık bulması gerekir. Yani bir markanın yerel toplumla kurduğu ilişki, o markanın sosyal sorumluluk anlayışının gerçek testi gibidir. Yerel iş birliklerini sürdürülebilirliğe entegre etmek için önerilen stratejiler şu şekildedir:
Yerel üreticilerle çalışabilirsiniz.
Sosyal girişimler ile ortaklık kurabilirsiniz.
İhtiyaca göre tasarlayabilirsiniz.
Yerel istihdamı teşvik edebilirsiniz.
Etkileri ve geri dönüşleri kamuoyuyla paylaşabilirsiniz.
Unutulmamalıdır ki yerelde karşılık bulmayan hiçbir strateji, uzun vadede anlamlı dönüşüm yaratamaz. Bu noktada etik üretim anlayışıyla toplulukları tüketici değil, sürecin paydaşı olarak konumlandırmak gerekir. Akan Abdula ise, veriye dayalı marka inşasında sürdürülebilirliğin nasıl konumlandırılması gerektiğini anlatan güçlü içerikleri bu bağlamda sunar.
Tüketici davranışları, algı yönetimi ve toplumsal değişim arasında bağ kuran bakış açısıyla, markaların kalıcı dönüşümler yaratmasına katkı sağlar. Eğer sürdürülebilirliği sadece sorumluluk değil, rekabet avantajı olarak da görmek istiyorsanız Akan Abdula’yı konuşmacı olarak davet edebilirsiniz.
4) Etik Üretim Zinciri Oluşturun
Sürdürülebilirlik ürünün nasıl üretildiğine ve kimler tarafından üretildiğine de bakmayı gerektirir. Günümüzde tüketiciler, satın aldıkları ürünlerin arkasındaki emeği ve süreci sorguluyor. Etik bir üretim zinciri oluşturmak için dikkat edilmesi gereken temel noktalar:
Tedarik zincirinde çalışan herkesin adil ücret, güvenli koşullar ve insan onuruna yakışır bir ortamda çalıştığından emin olmalısınız.
Etik üretim, değer ilkesine bağlılık gerektirir. Buna da odaklanmalısınız.
Üretim sürecinin her halkasında etik standartlara uygunluğu denetlemeli, raporlamalı ve gerektiğinde müdahale etmelisiniz.
Geri dönüştürülebilir, doğa dostu ham maddeler kullanmalısınız.
Etik politikalarınızı ve uygulamalarınızı kamuoyuna paylaşarak toplumsal güveni artırabilirsiniz.
Bu yaklaşım doğrudan çevresel sürdürülebilirlik ilkelerine hizmet eder. Doğayı ve insanı merkeze alan her üretim modeli, markanızın değerini uzun vadede güçlendirir. Renan Tan Tavukçuoğlu bu bağlamda, etik tedarik zinciri, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kurumsal farkındalık konularında derin tecrübelere sahip.
Kapsayıcılığı markalaşmanın temeli olarak gören bakış açısıyla şirketlere bütünsel çözümler sunar. Eğer üretimden yönetişime kadar kurumunuzu daha etik ve kapsayıcı hâle getirmek istiyorsanız, Renan Tan Tavukçuoğlu'nu konuşmacı olarak kurumunuza davet edebilirsiniz.
Sosyal Girişimci Renan Tan Tavukçuoğlu’nun Speaker Agency YouTube kanalımız için hazırladığı “Sürdürülebilir Sosyal Etki Yaratmak” başlıklı videosu da size ilham verebilir. Etkiyi görünür, ölçülebilir ve kapsayıcı bir modele dönüştürmenin yollarını arıyorsanız, bu videoyu mutlaka izleyerek kurumsal stratejilerinize değer katabilirsiniz.
5) Kurum Kültürünü Sosyal Faydayla Güçlendirin
Sürdürülebilirlik kültürünü iç yapınızın bir parçası hâline getirmeniz gerekir. Sosyal fayda, doğrudan kurum bakış açısını ve misyonunu şekillendiren unsur olmalı. Kurum içindeki herkesin bu değere inanması ve uygulaması, uzun vadeli sürdürülebilirlik yolculuğu sağlar.
İşte kurum kültürünü sosyal fayda odağında güçlendirmek için atılabilecek adımlar:
Kurum içi bültenler, duyurular ve etkinliklerde sürdürülebilirlik ve sosyal sorumluluk çalışmalarına görünür alan ayırmalısınız.
Tüm çalışanlara yönelik sürdürülebilirlik, çeşitlilik ve etik üretim konularında düzenli içerikler sunarak bilinç düzeyini artırmalısınız.
Sosyal fayda sağlayan bireysel ya da ekip çalışmalarını ödüllendirmelisiniz.
Jülide Erdoğan, sürdürülebilirlik kavramını iş dünyası için içselleştirilmiş bir sorumluluk alanı olarak ele alıyor. Çalışan gönüllülüğü, iç iletişimde sosyal etki ve kurum içi dönüşüm projeleri üzerine geliştirdiği stratejilerle, markaların sosyal fayda üreten kültürler kurmasına öncülük ediyor.
Eğer siz de kurum kültürünüzü sosyal sorumluluk odağında yeniden yapılandırmak istiyorsanız sürdürülebilirlik konuşmacıları arasında yer alan Jülide Erdoğan’ı etkinliğinize konuşmacı olarak davet edebilirsiniz.
Katalist Kurucu Ortağı ve Yenibirlider Stratejik Danışmanı Jülide Erdoğan, Speaker Agency YouTube kanalımızda yayınlanan “Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ve Kesişimsellik” başlıklı videosunda da bu bağlantıları çarpıcı örneklerle aktarıyor. Sürdürülebilirlik hedeflerinizi daha bütüncül bir yaklaşımla yeniden düşünmek isterseniz, mutlaka izlemelisiniz.
Sürdürülebilirlik ve Sosyal Sorumluluk Hakkında Sıkça Sorulan Sorular
Sosyal Sorumluluk ve Sürdürülebilirlik Anlayışı Nedir?
Sosyal sorumluluk, kurumların sadece ekonomik değil; toplumsal ve çevresel alanlarda da sorumluluk alması anlamına gelir. Sürdürülebilirlik anlayışı ise bu sorumlulukların uzun vadeli bir vizyonla, kaynakları tüketmeden ve gelecek kuşakları gözeterek planlanmasıdır.
Sürdürülebilirliğin Üç Temel Unsuru Nedir?
Sürdürülebilirliğin üç temel unsuru; çevresel, ekonomik ve sosyal sürdürülebilirliktir.
Sosyal Sürdürülebilirlik İlkesi Nedir?
Sosyal sürdürülebilirlik ilkesi, bireylerin, toplulukların ve kurumların adalet, eşitlik ve kapsayıcılık çerçevesinde gelişmesini ifade eder.
Kaynaklar
Yeni, O. (2014). Sürdürülebilirlik ve sürdürülebilir kalkinma: bir yazin taramasi. Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 16(3), 181-208.
Kuşat, N. (2012). Sürdürülebilir işletmeler için kurumsal sürdürülebilirlik ve içsel unsurlari. Afyon Kocatepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 14(2), 227-242.
Gedik, Y. (2020). Sosyal, ekonomik ve çevresel boyutlarla sürdürülebilirlik ve sürdürülebilir kalkinma. Uluslararası Ekonomi Siyaset İnsan ve Toplum Bilimleri Dergisi, 3(3), 196-215.
Uysal, M., & Erbilen, S. Ü. STEM ALANLARINDA KADIN TEMSİLİNDEKİ EŞİTSİZLİK: SOSYAL DIŞLANMANIN GÖRÜNMEYEN YÜZÜ VE NEDENLERİ ÜZERİNE BİR DERLEME. Uluslararası Anadolu Sosyal Bilimler Dergisi, 9(1), 1-18.
Yavuz, V. A. (2010). Sürdürülebilirlik kavramı ve işletmeler açısından sürdürülebilir üretim stratejileri/concept of sustainability and sustainable production strategies for business practices. Mustafa Kemal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 7(14), 63-86.
Tüyen, Z. (2020). İşletmelerde Sürdürülebilirlik Kavrami ve Sürdülebilirliği Etkileyen Etmenler. İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 19(37), 91-117.
Arslan, Z. (2019). SÜRDÜRÜLEBİLİR KURUMSAL MARKA KAVRAMI VE BİST SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ENDEKSİ’NDEKİ FİRMALARIN SÜRDÜRÜLEBİLİR KURUMSAL MARKA UYGULAMALARI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA. Pazarlama ve Pazarlama Araştırmaları Dergisi, 12(24), 385-416.