Alev Tekinak Özderici, eğitim ve gelişim yolculuğunu hem kişisel deneyimleri hem de kurumsal başarıları üzerinden aktarıyor. Yaşamının en zorlayıcı dönemlerinden aldığı dersleri, bireyin zihinsel gücünü keşfetme süreciyle birleştiriyor. Eğitim hayatına küçük yaşlarda başlayan, beynin nasıl çalıştığını anlamaya tutkuyla yaklaşan Tekinak Özderici, kariyerini pazarlama ve marka yönetimi gibi alanlarda şekillendiriyor. İnsan beyninin karar alma süreçlerini anlamak, davranışların ardındaki dinamikleri çözümlemek ve tüm bu birikimi iş dünyasına uyarlamak onun temel motivasyonunu oluşturuyor.
Konuşmalarında bireysel farkındalığın, zihinsel esnekliğin ve öğrenmenin sürdürülebilirliğinin altını çiziyor. Hem ulusal hem de uluslararası şirketlerde üst düzey yöneticilik deneyiminden beslenen Alev Tekinak Özderici, katılımcıları hem içsel hem de mesleki dönüşüm konusunda ilham vermeye davet ediyor.
Enerji Dili
Alev Tekinak Özderici, enerjinin yalnızca soyut bir kavram değil, varoluşun temel bileşeni olan titreşimlerden oluştuğunu savunuyor. Atomaltı düzeyde her şeyin titreşim taşıdığını ve bu titreşimin yaşam kalitesini doğrudan etkilediğini aktarıyor. İnsan sağlığının bedensel, zihinsel ve ruhsal olarak sürdürülebilmesinin belirli bir frekans aralığına bağlı olduğunu vurguluyor. Bu frekansın düştüğü durumlarda kişi, bakteri ve virüsler gibi düşük enerjili varlıklara açık hale geliyor.
Konuşmasında enerjiyi “okunabilir” bir dil olarak tanımlayan Özderici, bu dili öğrenmenin bireyin hem kendi içsel dengesini kurmasına hem de çevresiyle daha sağlıklı ilişkiler kurmasına olanak sağladığını belirtiyor. Enerjiyi doğru yönetemeyen bireylerin, farkında olmadan başkalarının enerjisini tüketen yapılar hâline gelebildiğini, oysa enerjiyi tanıyıp dönüştürmenin kişinin kendine ve çevresine fayda sağlayacak bir kaynağa dönüşmesine imkân tanıdığını ifade ediyor. Enerji dilini öğrenmenin, yaşamı dönüştüren evrensel bir beceri olduğunun altını çiziyor.
Daha Savaşı
Alev Tekinak Özderici bu konuşmasında, modern yaşamın bireyleri içine çektiği “daha” savaşına dikkat çekiyor. Daha başarılı, daha hızlı, daha güçlü olma arzusunun bireylerin iç dünyasında yarattığı yıpratıcı baskıya vurgu yapıyor. Sürekli kendini aşma zorunluluğunun, kişisel keşfin ve gerçek potansiyelin önüne geçebildiğini ifade ediyor. Bu rekabetçi yaklaşımla hayatın bütününden tat almanın, içsel dengeyi korumanın ve zihinsel-bedensel sağlığın sürdürülebilirliğinin zorlaştığını belirtiyor.
Konuşma, bireylerin “daha” yarışından sıyrılmadan kendi değerlerini bulamayacaklarını, bu savaşın dışında durmanın ise performansı artıran ve tatmin duygusunu pekiştiren bir yol olduğunu savunuyor. Özderici, bu farkındalığın hem bireysel yaşamda hem de kurum kültüründe dönüşüm yaratabileceğini anlatıyor. “Daha” yerine “yeter” diyebilenlerin hem kendileriyle hem de çevreleriyle daha uyumlu bir hayat kurabileceklerini vurguluyor.
Starlight
Bu konuşmasında Alev Tekinak Özderici, bireyin kendini tanıma ve potansiyelini keşfetme yolculuğunda astrolojiyi bir rehber olarak konumlandırıyor. Her bireyin doğduğu ana ait bir gökyüzü haritası olduğunu ve bu haritanın, kişinin mizacını, potansiyelini ve hayattaki yönelimlerini anlamada güçlü bir araç sunduğunu savunuyor. Kendine özgü kumaşını tanımayan birinin hangi formda en iyi işlev göreceğini bilemeyeceğini vurgulayan Özderici, bu metaforla bireyin astrolojik doğasını öğrenmesinin, yaşam yolculuğunda sağlam bir başlangıç noktası olduğunu belirtiyor.
Kalp ve Beyin Uyumu
Bu konuşmasında Alev Tekinak Özderici, insanın yalnızca düşünen değil, aynı zamanda sezgileriyle yön bulan bir varlık olduğunu hatırlatıyor. Bilimsel araştırmaların ışığında, beynin işleyişi ve bilgi işleme kapasitesine değinirken; kalbin, beyne kıyasla çok daha güçlü bir manyetik alana ve elektriksel akıma sahip olduğunu vurguluyor. Kalbin, beyinden önce hissedebildiğini ve bu sezgisel bilgiyi beyne aktarabildiğini belirtiyor. Yani sadece zihinsel verilerle değil, kalpten gelen içgörülerle de yol almak bireyin potansiyelini artırıyor.
Özderici, kalp ve beyin uyumunun birlikte çalıştığında insanın çok daha bütüncül ve etkili kararlar verebildiğini savunuyor. Kalbin sesini duyabilmek, sezgileriyle buluşabilmek ve bu içsel rehberliği zihinsel süreçlerle birleştirmek, hem kişisel hem de profesyonel hayatta dönüşüm yaratıyor.
Açık ve Derin İletişim
Alev Tekinak Özderici bu konuşmasında, iletişimin yalnızca kelimelerle sınırlı olmadığını; bazen tek bir bakışla, bazen uzun bir sessizlikle bile derin bağların kurulabileceğini hatırlatıyor. Kendiyle sağlıklı iletişim kuramayan bir bireyin başkalarıyla kurduğu ilişkilerin de sınırlı kalacağını vurguluyor.
Kişilerarası iletişimde farklılıkların doğal olduğunu, iletişimin gerçek gücünün ise bu farklılıkları anlayabilmek ve kapsayabilmekten geçtiğini savunuyor. Bu nedenle her bireyin, karşısındakine yalnızca benzerlikler üzerinden değil; farklılıklar üzerinden de bağ kurabilmeyi öğrenmesi gerektiğini ifade ediyor.
Niye Enerjimiz Tükeniyor
Alev Tekinak Özderici bu konuşmasında, çağımız insanının sık sık içine düştüğü yorgunluk, stres ve tükenmişlik halini enerji kavramı üzerinden ele alıyor. Enerjinin doğasını kuantum fiziği perspektifiyle yorumlarken, enerjinin sadece fiziksel değil, zihinsel ve duygusal süreçleri de etkilediğini vurguluyor.
Günlük yaşamda enerji dalgalanmalarının neden kişisel motivasyon ve performans üzerinde bu denli etkili olduğunu açıklıyor. Tıpkı bir cep telefonunun pil göstergesi gibi, insanın da enerji seviyelerinin farkında olması gerektiğini savunuyor.
Psikolojik Güçlenme
Alev Tekinak Özderici, bu konuşmasında psikolojik güçlenmeyi, bireyin iç dünyasında yaşadığı duygusal dalgalanmalarla baş edebilme becerisi olarak ele alıyor. Duyguların otomatik düşünce kalıplarımızla nasıl şekillendiğini ve zihnin, geçmiş deneyimlere dayalı bir veritabanı gibi çalışarak olaylara verdiği tepkileri anlatıyor.
Kimi zaman başımıza gelenleri kişisel algıladığımızda, bu durumun ruhsal bütünlüğümüzü nasıl etkilediğine dikkat çekiyor. Oysa, zihinsel konforu korumanın yolu, hayatı sadece kendi perspektifimizden değil, farklı varoluşların da mümkün olduğunu kabul ederek anlamaktan geçiyor.
Dayanıklılık
Alev Tekinak Özderici, bu konuşmasında dayanıklılığın insan doğasının temel bir parçası olduğunu vurguluyor. Hayatın dört mevsiminin yalnızca ilkbahardan ibaret olmadığını hatırlatarak, zorlukların kaçınılmaz bir gerçeklik olduğunu ifade ediyor.
Dayanıklılığı özel bir yetenek ya da ayrıcalıklı bir beceri değil, yaşamın akışı içinde öğrenilen ve güçlenen bir kapasite olarak ele alıyor. Zor zamanlarda, bu zorlukları anlamlandırabilmenin ve içinden geçebilmenin bireyi olgunlaştırdığını savunuyor.
Kişisel Gelişim
Alev Tekinak Özderici bu konuşmasında, kişisel gelişimi insanın doğasında var olan bir arayış olarak tanımlıyor. Yaşamın kendisinin bireyin gelişimini destekleyen bir öğretmen olduğunu savunuyor; önce hayatta kalmayı, ardından iyi hissetmeyi hedefleyen insanın, doğası gereği keşif yolculuğuna çıktığını vurguluyor. Ancak günümüzde bu yolculuk, bilgi ve seçenek bolluğu nedeniyle kafa karışıklığına dönüşebiliyor. Tekinak Özderici, bireyin doğru kaynakları ayırt edebilmesi için bilinçli seçim yapması gerektiğini ve bu süreçte uzman rehberliğinin önemini öne çıkarıyor.
Konuşma, kişisel gelişimin bir moda değil, hayatın vazgeçilmez bir parçası olduğunu hatırlatıyor. Ancak bu alanda sunulan içeriklerin çoğunun yüzeysel etkilerle sınırlı kaldığını, asıl faydayı sağlayanın tarafsız, yorumdan arınmış, derinlemesine yaklaşımlar olduğunu savunuyor.