Bekir Ağırdır, 45 yıllık iş hayatı boyunca sanayi, bilgisayar ve kağıt sektörlerinde yöneticilik yaptıktan sonra 2002 yılında özel sektörden ayrılarak sivil topluma yöneliyor. 2005’ten itibaren KONDA’da sürdürdüğü çalışmalarıyla Türkiye’nin toplumsal, kültürel ve siyasal değişimlerini araştırmaya ve analiz etmeye odaklanıyor. 2024’ten bu yana kurucu ve stratejisti olduğu Veri Enstitüsü çatısı altında yalnızca kamuoyu araştırmaları değil, aynı zamanda stratejik danışmanlık, politika geliştirme ve kamu diplomasisi alanlarında da katkı sunuyor.
Eğitim alanındaki konuşmalarında ise, Türkiye’nin toplumsal dönüşümünü ve bu dönüşümün eğitime etkilerini sosyolojik bir perspektifle değerlendiriyor. Bekir Ağırdır, geçmişten bugüne uzanan deneyimi ve saha gözlemleriyle, gençlerin eğitime, geleceğe ve topluma bakışını anlamlandırmaya ve bu anlamlandırma çerçevesinde kurumlara yol göstermeye devam ediyor.
Küresel Ara Buzul Dönemin Şifreleri
Bekir Ağırdır, bu konuşmasında insanlığın içinden geçtiği büyük dönüşümü “küresel ara buzul dönemi” olarak tanımlıyor. Tarım toplumundan sanayiye, oradan bilgi toplumuna geçerken yaşanan kırılmaları ve bu kırılmaları tetikleyen temel dinamikleri ele alıyor: teknoloji, tasarım, göç, şehirleşme ve değişen zihinsel haritalar. Ancak bu yeni çağın henüz bir ortak hikayesinin yazılamadığını vurguluyor. Toplumların ve kurumların bir kısmı değişime ayak uydurmaya çalışırken, diğer kısmı korkularla geri çekiliyor; milliyetçilik, otoriterlik ve muhafazakârlık yükseliyor.
Ağırdır’a göre bu kutuplaşmanın tam ortasında ise hâlâ gri bir çoğunluk var. Bu gri alanın kararsızlığı, 20 yıldır birçok ülkede seçimlerin 51-49, 52-48 gibi kırılgan sonuçlarla neticelenmesine neden oluyor. Popülist, korku söylemiyle yükselen liderlerin devrinde olduğumuzu, fakat bu geçici dönemin ardından daha umutlu, eşitlikçi ve küresel düzeyde işbirliğine dayalı yeni bir hikâyenin yazılacağını öngörüyor. Şirketler ve kurumlar açısından ise bu çalkantılı süreçte hem bugünün krizlerinden minimum hasarla çıkmanın hem de geleceğin kurucu aktörlerinden olmanın yolları üzerine düşünmenin elzem olduğunu dile getiriyor.
Şirket 3.0
Bekir Ağırdır, bu konuşmasında şirketlerin artık yalnızca dijital ya da yeşil dönüşümle yetinmemesi gerektiğini; “insana uyum” kavramını da işin merkezine alarak yeni bir paradigma benimsemeleri gerektiğini vurguluyor. “Şirket 3.0” kavramı, yalnızca yönetim trendleriyle açıklanamayacak kadar köklü ve kaçınılmaz bir dönüşümün ifadesi. İklim krizi, zaman-mekân bağımsızlığı, teknolojik sıçrama ve toplumların değer dönüşümü şirketlerin karar alma biçimlerinden organizasyon şemalarına, üretim ve iletişim tarzlarından liderlik yapılarına kadar her şeyi yeniden şekillendiriyor.
Tarihsel olarak şirketlerin önce devletle, ardından siyasetle yakın ilişki kurarak geliştiğini anlatan Ağırdır, bugünün dünyasında artık şirketlerin topluma doğrudan temas etmeleri gerektiğini savunuyor. Yönetim kurullarındaki sembolik pozisyonlar yerini toplumsal duyarlılığı yüksek yapılara bırakmalı. Şirketler, teknolojiye, çevreye ve insana aynı anda uyumlanmalı. Bu yeni versiyon; toplumla bağ kuran, toplumsal ihtiyaçları ve beklentileri anlamaya çalışan, esnek, katılımcı ve duyarlı kurumsal yapılara geçişin adıdır. Şirket 3.0, yalnızca varlığını sürdürebilmek değil, geleceği inşa etmek isteyen tüm kurumların artık benimsemek zorunda olduğu bir modeldir.
Türkiye’deki Ekonomik Daralma Sonucunda Değişen Tüketici Davranışları Nelerdir?
Evrensel ve Yerel Toplumsal Dip Dalgalar
Şirketler ve Markalar İçin Küresel Ara Buzul Dönemde Nasıl Etkilenecek?
Markalar ve Şirketler Değişen Ekonomik Koşullara ve Tüketici Davranışlarına Nasıl Ayak Uydurabilir?