Bilgi, deneyim, uzmanlık, sosyal medya kanallarındaki fikir liderlikleriyle etki yaratan ve sadece Speaker Agency tarafından temsil edilen konuşmacı portföyüdür.
Sosyal medyada etki alanı yüksek ve kendi alanında fikir lideri konuşmacılar ile markaları dijital proje iş birlikleri ve marka elçilikleri kapsamında bir araya getirerek markaların iş sonuçlarına katkı sağlayan projeler geliştiriyoruz.
Meselenin İki Yüzü: Beslenme Şeklimizin Bedenimize ve Gezegene Etkisi -1
Meselenin İki Yüzü: Beslenme Şeklimizin Bedenimize ve Gezegene Etkisi -1
Speaker Agency Inspiring Channel’da başlattığımız MESELENİN İKİ YÜZÜ adlı canlı yayın program serimiz, ilgi çekici konu ve konuklarıyla sosyal medyada geniş bir izleyici kitlesi tarafından takip ediliyor.
Meselenin İki Yüzü serisinin dördüncü programında üst konu başlığımız BESLENME ve SAĞLIK idi. Konuyu hem insan hem de dünya açısından ele alabilmek için Exclusive konuşmacılarımız Sağlıklı Yaşam Uzmanı Elvan Odabaşı ve CNN Türk Hava Durumu Editörü Bünyamin Sürmeli’yi davet ettik. İkili, bir saatin üzerinde süren sohbetlerinde beslenmenin insan ve gezegen sağlığına etkilerini, çoğumuzun üzerinde düşündüğü fakat bütün olarak etkisini öngöremediği yönleriyle ele aldılar. Bu verimli ve keyifli sohbeti sizin için iki ayrı blog yazısında özetlemeye çalıştık.
İlk yazımız Elvan Odabaşı’nın beslenme ve sağlık konusuna insan bedeni, ruhu ve zihni açısından yaklaşımının bir özetini içeriyor. İkinci yazımızda ise insan türünün beslenme alışkanlıklarının küresel iklim krizine etkisini ele alacağız.
Bu yazı konuşmanın deşifre edilmiş metni değil, konuşmacımızın görüşlerinin bir yazıya dönüşmüş halidir. Program kaydını Youtube kanalımızdan istediğiniz zaman dinleyebilirsiniz.
Hayatta doymayan, tabakta doymaz!
Beslenme 7 başlık altında ele alınması gereken bir mesele:
Yeterli beslenme deyince çoğumuzun aklına ‘az yemek’ geliyor, oysa yeterli beslenme 'şundan az, bundan çok’ diye standart formüllerle değil, her bir kişinin yaşına, fizyolojik özelliklerine, beslenme alışkanlıklarına, sağlık durumuna, ihtiyaçlarına hatta sosyal çevresine göre kişisel olarak belirlenmeli.
Denge, besin gruplarından herhangi birinin öne çıkmadığı bir beslenme rejimi anlamına geliyor. ‘Beslenme danışmanlığı mesleğinin duayeni’ rahmetli Prof. Dr. Ayşe Baysal (nam-ı diğer Mercimek Anne) dengeli beslenmeyi yonca benzetmesiyle açıklıyor. Yemek tabağını dört yapraklı bir yonca olarak düşünün: Protein, tahıl, sebze ve meyveden oluşan bir tabak sağlığınıza ve bedeninize şans getirecektir.
Çeşitlilik konusuna en güzel örnek Japonya’nın Okinawa adası. Bu adada yüz yaşından uzun yaşayan insanların sırrı ile ilgili araştırmalar çok çeşitli beslendiklerini gösteriyor. Türk mutfağı da çeşitlilik konusunda ünlü. Salatalarımız, sebze yemeklerimiz bol çeşit içeriyor, yani çeşitlilik açısından şanslıyız.
Gıdanın güvenli ve ulaşılabilir olması ise sanayi devrimi sonrası değişen besin üretimi ve beslenme alışkanlıklarıyla sekteye uğramış durumda. Ülkemizde üretilmeyen besinleri talep ettiğimizde uzun yolculuğa çıkacak gıdanın dayanıklılığı için eklenen katkı maddelerinden, ambalajına, saklama koşullarına kadar uzayan bir gıda işleme süreci başlıyor. Bu süreçten geçen bir besinin sağlığımız için güvenli olduğunu iddia etmek güç. Özetle, en güvenilir besin en kolay ulaşabildiğimiz.
Gıdanın yerelliği konusu son yıllarda sıkça konuşuluyor. Bitkiler ve hayvanlar gibi biz insanların bedenleri de yaşadığımız coğrafya ve iklim kuşağındaki besinlerle büyüyüp gelişiyor. Türkiye gibi besin çeşitliliği (tahılından sebzesine, meyvesinden kuruyemişine kadar) çok zengin bir ülkede yerel beslenmek hem çok kolay hem de çok sağlıklı.
Yemekten keyif almak beslenme meseleninin son ve en önemli unsurlarından biri. Çünkü günümüzde üç insandan birinin obezite sorunu yaşamasının nedeni hayattan alamadığı doyumu (hazzı) yiyecekle almaya çalışması.
“Hayattan doymadığımız için tabaktan doymuyoruz.” İçinde yaşadığımız doğal çevre (hava, toprak ve su) kadar, ilişkilerimiz, işimiz, uğraşlarımızla da doymuyoruz ki satın alarak ve yemek yiyerek doymaya çalışıyoruz. Bu da bizi sadece bedenen değil, ruhsal ve zihinsel olarak da şişmanlatıyor. Abur cubur yiyerek bedenlerimizi, bizi beslemeyen ilişkiler yaşayarak ruhlarımızı, gereksiz bilgiler depolayarak zihinlerimizi şişmanlatıyoruz.
Pandemi sürecinde iyileşmeye kendi evimizden ve bedenimizden başlamamızın nedeni de buydu.
Bütün evin sağlığını, bütçesini, mutluluğunu, huzurunu, keyfini, üretkenliğini her şeyini mutfaktan yönetiyoruz ve mutfağın da doğaya, çevreye bir yansıması var. Dolayısıyla o mutfak için yapılan alışverişten, evdekilerin nasıl beslendiğinden, sağlıklarının ne durumda olduğundan, çöpe ne attığımızdan haberdar olmalıyız.
Buradan meselenin diğer yüzüne, tüketim ve beslenme alışkanlıklarımızın gezegen üzerindeki etkisine geçeceğiz. Devamı bir sonraki yazımızda…
iletişime geçin
İletişime geçin
Formunuz başarıyla gönderilmiştir.
Gizlilik
İçeriği kişiselleştirme, reklamları özelleştirme ve ölçme, daha güvenli bir deneyim sunma amacıyla çerez ve benzeri teknolojiler kullanıyoruz. Tüm çerezleri kabul ediyorum üzerine tıklayarak veya Çerez Tercihleri seçeneğini etkinleştirerek Çerez Politikamızda özetlenen uygulamaları kabul etmiş olursunuz. Tercihlerinizi değiştirmek için lütfen Çerez Tercihleri seçimlerinizi güncelleyin.