PSİKOLOG DR. OZANSER UĞURLU

Ozanser Uğurlu, performans psikolojisi alanındaki uygulamalarıyla bireylerin ve kurumların potansiyelini açığa çıkarmaya odaklanan bir uzmandır. Maliye kökenli bir iş hayatını bırakıp ODTÜ Psikoloji Bölümü’ne geçiş yaparak kendi tutkusu peşinde ilerleyen Uğurlu, kariyeri boyunca hem akademide hem sahnede binlerce kişiye ulaşmıştır. Türkiye’de profesyonel bir spor takımında görev alan ilk psikologlardan biri olmasının yanı sıra, pozitif psikoloji alanında da öncülük ederek “Mutluluk Enstitüsü”nü kurmuş ve çeşitli üniversitelerde psikoloji bölümleri yapılandırmıştır.

Konuşmalarında, duyguları, düşünceleri ve davranışları yönetmenin performans üzerindeki etkisini sade ve ilham verici bir dille aktarır. Enerji yönetimi, motivasyon, mutluluk, zihinsel dayanıklılık ve stresle başa çıkma gibi başlıklarda; kamu, özel sektör ve STK’larla sahne deneyimi bulunan Uğurlu, bilgiyi sahicilikle harmanlayarak katılımcıların hem iş hem özel yaşamlarında dönüşüm yaratmalarına aracılık eder. Onun yaklaşımı, samimi, kışkırtıcı ve gerçekçi olmayı merkeze alarak, kurumlara daha verimli, huzurlu ve enerjik çalışma ortamları yaratmaları konusunda güçlü bir ilham kaynağı sunar.

Zor zamanlar, sadece kurumları değil bireylerin iç dünyasını da derinden etkiliyor. Motivasyonun düştüğü, enerjinin azaldığı, performansın sorgulandığı bu dönemlerde psikolojik sağlamlığı yeniden inşa etmek hayati önem taşıyor. Bu konuşma; kaygı, yetersizlik duygusu ve erteleme davranışı gibi zihin tuzaklarıyla başa çıkma yollarını bilimsel tekniklerle ele alıyor. Disfori hâliyle mücadele etmek ve psikolojik zindeliği yeniden kazanmak, konuşmanın merkezinde yer alıyor.

Katılımcılar, uygulamalı teknikler aracılığıyla duygusal yüklerini tanımayı, düşüncelerini yönetmeyi ve içsel motivasyonlarını yeniden kazanmaya yönelik pratik yolları deneyimliyor. İş yaşamında performans kaybına yol açan psikolojik döngülerden çıkmak için sunulan çözümler, sadece mesleki değil, kişisel yaşamda da doğrudan etkili oluyor. Bu başlık altında, çalışanlara dayanıklılık kazandıran, onları hem zihinsel hem duygusal olarak güçlendiren etkili ve dönüşüm yaratan bir içerik sunuluyor.

Kararlarımız, tutumlarımız ve ilişkilerimiz çoğu zaman farkında olmadan duygularımızın kontrolünde şekillenir. Beynimizin büyük bölümünü oluşturan “alt beyin”, hayatta kalma odaklı çalışır ve sürekli olarak olumsuzluklara karşı alarm halindedir. Bu durum, öfke, korku ve üzüntü gibi evrensel duyguların yoğun şekilde hissedilmesine neden olur. “İyi Hissetmeyi Seç” konuşması, bu biyolojik gerçeklikten yola çıkarak duygularımızı nasıl regüle edebileceğimizi, onların etkisinden nasıl sağlıklı şekilde çıkabileceğimizi ve böylece daha dengeli kararlar alabileceğimizi katılımcılarla paylaşıyor.

Konuşma boyunca, zihinsel yeniden değerlendirme tekniklerinden faydalanarak duyguların ardındaki gerçek anlamı keşfetmek ve onları doğru okumak konusunda uygulamalı örnekler sunuluyor. Hem özel hem profesyonel yaşamda, yanlış yönlendiren duygular nedeniyle yaşanan çatışmaları önlemenin, motivasyonu ve enerjiyi artırmanın yolları anlatılıyor. Sahne şovu havasında, güçlü bir açılışla başlayıp coşkulu bir kapanışla sona eren bu deneyim; katılımcıların sadece öğrenmelerini değil, aynı zamanda sahnede kendilerini gerçekten iyi hissetmelerini sağlıyor. Etki gücü yüksek, ödüllü ve unutulmaz bir içerik arayanlar için benzersiz bir seçenek sunuyor.

Modern dünyada dikkat, en kıymetli ve en kolay kaybedilen kaynaklardan biri haline geldi. Sayısı her geçen gün artan dikkat dağıtıcılar, özellikle iş yaşamında üretkenlik ve verimlilik üzerinde doğrudan belirleyici etkilere sahip. “İş Yerinde Dikkatine Sahip Çık” başlıklı bu konuşma, hem içsel hem dışsal dikkat dağıtıcıların izini sürerek, katılımcılara kendi odak mekanizmalarını fark etmeleri ve yeniden inşa etmeleri için güçlü bir yol haritası sunuyor.

Konuşmada, bilimsel olarak kanıtlanmış teknikler ve gerçek hayattan örneklerle dikkat dağınıklığına karşı etkili yöntemler paylaşılıyor. Ofis ortamındaki konsantrasyon sorunlarından dijital bağımlılığa, özel hayat kaynaklı içsel huzursuzluklardan iş arkadaşlarıyla etkileşime kadar uzanan geniş bir yelpazede çözüm önerileri aktarılıyor. Katılımcılar, yalnızca iş hayatında değil, yaşamlarının her alanında daha odaklı, üretken ve dengeli bir hale gelmenin yollarını keşfediyor. Bu içerik, dikkatini yeniden kazanmak ve kontrolü ele almak isteyen tüm çalışanlar için güçlü bir farkındalık ve dönüşüm fırsatı sunuyor.

Bir iş yerinin enerjisi, oradaki insanların birbirine nasıl davrandığında gizlidir. Yüz ifadeleri, beden dili ve ilişkilerin tonu; o kurumun kültürüne ve performansına dair güçlü ipuçları verir. Ancak ne yazık ki iş yerlerinde en az konuşulan konuların başında duygular gelir. Oysa veriler açıkça gösteriyor: çalışanlar arasında kurulan duygusal bağlar, iş yerinin verimliliği ve sürdürülebilir başarısı üzerinde doğrudan etkiye sahiptir.

Bu konuşma, iş hayatında görmezden gelinen ama kritik öneme sahip duyguların —özellikle minnet, şefkat, onay ve özür gibi insani bağ kurma duygularının— nasıl güçlü birer etkileşim ve motivasyon aracına dönüşebileceğini gösteriyor. Katılımcılar, duygularını bastırmak yerine onları sağlıklı şekilde ifade etmenin bireysel motivasyonu, ekip ruhunu ve kurumsal bağlılığı nasıl artırdığını uygulamalarla deneyimliyor. Kurumlara, duygusal bağ kurabilen insanlarla daha üretken, daha güvenli ve daha samimi iş ortamları yaratmanın yollarını sunan bu başlık, insanı merkeze alan dönüşümcü bir yaklaşımı temsil ediyor.