DOÇ. DR. ÖZGÜR BOLAT

Doç. Dr. Özgür Bolat bu konuşmasında, “Mutlu ve başarılı bir çocuk nasıl yetiştirilir?” sorusunu bilimsel veriler ışığında ele alıyor. Anne-babaların doğru bildiği yanlışları sorgulatan bu seminer, çocuk gelişimiyle ilgili yaygın ama zararlı uygulamaları mercek altına alıyor: Zekâyı övmek, ödülle motive etmek, rekabete zorlamak gibi davranışların aslında çocukların iç motivasyonunu nasıl zayıflattığını açıklıyor.

Konuşmada aynı zamanda çocuğun sorumluluk duygusunun nasıl geliştirileceği, yetenek gelişiminin genetik değil çevresel destekle nasıl mümkün olduğu gibi konular da yer alıyor. Bolat, “Evde mutlu olan birey, iş yerinde de mutludur” yaklaşımıyla ebeveynliğin psikolojik boyutunu iş yaşamı perspektifiyle de bütünleştiriyor. Hem anne-babalar hem de yöneticiler için dönüştürücü bir içerik sunuyor.

Bu seminerde Doç. Dr. Özgür Bolat, liderliğin tarihsel ve psikolojik kökenlerinden yola çıkarak “lider neden vardır?” sorusuna yanıt arıyor. Liderlik kavramının otorite, etki ve başarıyla ilişkisini açıklarken, lider olabilecek kişilerin hangi özelliklerle öne çıktığını ve bu potansiyelin nasıl tanımlanabileceğini ele alıyor. Ayrıca, “liderlik öğretilebilir mi?” sorusu üzerinden kurumsal lider gelişimi için hangi ortamların gerekli olduğunu tartışıyor.

Seminerin odak noktası ise değişim: İnsanların neden değişime direndiği, bir liderin bu direnci nasıl kırabileceği ve kalıcı bir dönüşüm için hangi psikolojik adımların izlenmesi gerektiği açıklanıyor. Bolat, liderliğin yalnızca yönlendirme değil, aynı zamanda anlam yaratma, empati kurma ve sürdürülebilir etki yaratma becerisi olduğunu vurguluyor. Geleceğin liderlik modeli için güçlü bir vizyon sunuyor.

Bu seminerde Doç. Dr. Özgür Bolat, başarıyı sürdürülebilir kılmak için bireysel potansiyelin nasıl keşfedileceğini ve motivasyonun derin psikolojik dinamiklerini ele alıyor. Çalışanları gerçekten neyin motive ettiğini bilimsel verilerle açıklarken, övgü, ödül ve rekabetin motivasyon üzerindeki olumsuz etkilerini da gözler önüne seriyor. Başarıya ulaşan bireylerin ortak özellikleri ve bu başarıya ulaşmada içsel motivasyonun rolü detaylandırılıyor.

Seminer ayrıca, kurumların nasıl daha verimli ve mutlu çalışma ortamları yaratabileceğini, motivasyonu yüksek ekipler kurmak için liderlerin ve yöneticilerin hangi adımları atması gerektiğini somut örneklerle aktarıyor. Katılımcılar, başarıyı sadece sonuç değil, bir süreç olarak görmeyi öğrenirken; ödül yerine anlam, rekabet yerine iş birliği gibi bakış açılarıyla tanışıyor.

Bu program, ebeveynliğin temelinde çocuğu değil, kendini yetiştirmenin yattığını savunuyor. Katılımcılara, çocuklarda yetersizlik, değersizlik ve güçsüzlük duygularını istemeden de olsa tetikleyen ebeveyn tutumlarını fark ettiriyor. Otoriter ya da kaygılı bağlanma örüntülerinin yerini güvenli bağlanmaya ve demokratik aile yapısına bırakabilmesi için gerekli farkındalıkları sunuyor. Ayrıca, ebeveyn-çocuk arasında yaşanan sorunların, hangi tutumların yansıması olduğunu analiz etmeye yardımcı oluyor.

Program, yalnızca var olan problemleri çözmeyi değil, sorun oluşmadan önleyici bir yaklaşım geliştirmeyi hedefliyor. Katılımcılar, çocuklarını daha doğru okuyabilmeyi, iç motivasyonu destekleyen iletişim biçimlerini ve kendi davranış kalıplarının ardındaki nedenleri tanımayı öğreniyor. Özellikle tekrar eden tutumları dönüştürmeye yönelik uygulamalı araçlarla, kalıcı değişim sağlanması amaçlanıyor.

Bu program, ebeveynlerin çocuklarıyla yaşadığı sorunları sadece çözmekle kalmıyor, aynı zamanda bu sorunların hiç ortaya çıkmamasını hedefliyor. Türkiye’nin dört bir yanında ebeveynlerle yapılan görüşmeler sonucunda şekillenen içerikler, hem sorun anlarında hem de genel gelişim sürecinde yol gösterici olmayı amaçlıyor. Kullanıcılar, uygulama üzerinden videolara ulaşabiliyor, makaleler okuyabiliyor ve bilimsel temelli önerilerle yön bulabiliyor.

ParentWiser, yalnızca problem çözümüne odaklanmakla kalmıyor, ebeveynliğin daha iyi bir versiyonunu inşa etmeye de alan açıyor. Uygulama içindeki anketler, kullanıcıların kendilerini tanımasına yardımcı olurken; anne baba okulu videoları, kapsamlı bir dönüşüm için yol haritası sunuyor. Ebeveynliğini geliştirmek, aile ilişkilerini güçlendirmek ve hayatına daha fazla anlam katmak isteyen herkes uygulamayı mobil platformlardan ücretsiz olarak indirebiliyor.

Bu program, ergenlik dönemini bir kriz değil, bir gelişim fırsatı olarak ele alıyor. Tüm memeliler arasında yalnızca insanda bu kadar uzun süren bir ergenlik dönemi olmasının nedenini açıklayarak başlıyor; çünkü bu dönemin evrimsel ve psikolojik bir işlevi bulunuyor. Her çocuk ergenlik yaşasa da her çocuk bu süreci sorunla geçirmiyor. Peki, bu farkı yaratan ne? Aile içi dinamikler mi, anne baba tutumları mı? Katılımcılar, ergenlikte yaşanan öfke, risk alma davranışları ve arkadaş etkisinin altındaki bilimsel temelleri öğreniyor.

Program boyunca, ergenlikle birlikte şekillenen cinsiyet rolleri, anne-baba onayının neden azaldığı ve bunun nasıl sağlıklı yönetileceği gibi konular ele alınıyor. “Bizim çocuk ergen” diyerek bu dönemi bir etiketle tanımlamak yerine, ergenliğin doğal ve gerekli bir gelişim evresi olduğunu kavrayan ebeveynler, çocuklarına çok daha iyi rehberlik edebiliyor. Bu konuşma, ergenliğin hem çocuğun hem de ebeveynin gelişimi açısından nasıl bir fırsata dönüşebileceğini anlatıyor; uygulanabilir bir yol haritası sunarak, daha sağlıklı, anlayış temelli ilişkiler kurmayı hedefliyor.

Bu program, bireylerin duygusal tepkilerini ve ilişkilerdeki davranış biçimlerini şekillendiren bağlanma türlerini ele alıyor. Katılımcılar, neden bazı insanların duygularını ifade etmekte zorlandığını ya da neden bazı kişilerin aşırı alıngan ve onay arayıcı olduklarını bilimsel temellerle öğreniyor. Güvenli, kaygılı ve kaçıngan bağlanma türlerinin nasıl geliştiği; çocuklukta ebeveyn davranışlarının bu yapıları nasıl etkilediği derinlemesine inceleniyor.

Programda ayrıca, kişinin kendi bağlanma stilini nasıl dönüştürebileceği ve çocuklarına güvenli bağlanmayı nasıl aktarabileceği üzerine uygulamaya dönük bilgiler sunuluyor. Yetişkinlerin ve çocukların bağlanma örüntülerini gözlemleme yolları paylaşılırken, sevgi ve güven üzerine kurulu ilişkiler geliştirmek için gerekli içsel dönüşüm adımları da açıklanıyor. Amaç, bireylerin hem kendi duygusal dünyalarında hem de ebeveynlik rollerinde daha sağlıklı bağlar kurmalarını sağlamak.

Bu program, çocukların teknolojiyle ilişkisini anlamak ve dönüştürmek isteyen ebeveynlere bilimsel bir çerçeve sunuyor. Çocuğun teknolojiye olan yoğun ilgisinin altında yatan temel psikolojik ihtiyaçları ve kaçış mekanizmaları ele alınıyor. Ailelerin, farkında olmadan çocuklarının dijital alışkanlıklarını nasıl teşvik ettiğini gösteren yedi gizli ebeveynlik davranışı da program kapsamında inceleniyor.

Katılımcılar, çocuğun teknolojiyi üretim, pasif tüketim ya da aktif tüketim amaçlı kullanıp kullanmadığını analiz etmeyi öğreniyor. Teknoloji kullanımını sınırlamak yerine, onu anlamlı ve üretken hale getirmenin yolları örneklerle açıklanıyor. Program, üretim odaklı dijital alışkanlıklar kazandırmak için uygulanabilir bir yol haritası sunuyor ve ailelere bu dönüşümü nasıl yöneteceklerini adım adım gösteriyor.